Dion Fortune'un Majikal Hayatı
Yazan Gareth Knight
Çeviren Edanur Gündüz
|
Violet Firth (Dion Fortune) 1906 yılında 16 yaşında |
İngiltere’nin güney kıyısındaki St Alban’s Head’den kuzey doğudaki kutsal Lindisfarne adasına kadar bir çizgi çekin. Bu çizgi Avebury’deki büyük taş çemberinden geçer, başka bir yerde ise Kral Arthur’un Cornwall’da bulunan Tintagel’deki efsanevi doğum yerinden geçer. Londra’nın kuzeyindeki St Albans boyunca gider, ki burası Britanya’nın ilk Hristiyan şehidinin evi ve eskiden bir Roma şehri olan Verulamium’dur. Bu hat da Avebury’den geçecektir. Dion Fortune’un The Goat-Foot God adlı romanının kadın kahramanı Mona Wilton, büyük tanrı Pan’a adanmış bir doğa tapınağı inşa etmek için uygun bir yer arayan Hugh Paston’a bunları söyler. Nitekim Albion diyarı (Britanya’nın eski ismidir, ve Beyaz Ada anlamına gelir) her biri gerçek öneme sahip dört ikametgaha bölünmüştür. Britonik Keltler, Saksonlar veya Vikingler farketmeksizin her birinin efsanelere ve rivayetlere karşı farklı yaklaşımları ve de onlara verdikleri farklı tepkileri vardır.
Dion Fortune’un romanlarını sıradan fantastik romanlardan ayıran şey yazdığı her şeye tamamen inanmasıydı. Özellikle de kurgu kisvesi altında yazdıklarına inanırdı, çünkü kurgu yazarken saf gerçekmiş gibi gösterildiğinde tuhaf gözüken şeylerden bahsedebiliyordu. Zira hayal gücünün bir gerçekliği vardır; öyle ki bu, bilginin ve inancın nitelikli derinliklerinden geldiğinde herhangi bir sıradan teori kadar mantıklı olur.
Bunun kanıtı, neredeyse yetmiş yıl önce yazdığı romanlarının bugün hala basılması ve bu romanlarda yazdığı şeylerin çoğunun ezoterik dünya tarafından kabul edilmiş olmasıdır. Ley hatları günümüzde alelade bir sohbet konusudur, ancak Dion Fortune bu hatların var olduklarının yaygın bir şekilde bilinmesi konusunda öncü olmuştur. Ayrıca topraklardaki güç noktalarına ve
özellikle de İngiltere’nin mistik kalbi olarak bahsettiği Glastonbury’e oldukça inanıyordu. Burada ilk kez, Glastonbury Tepesinin aşağı bayırlarındaki bir Dağ Evi’nde, kendisi gibi düşünen arkadaşları ile bir topluluk kurdu.
Glastonbury’e olan sevgisi, yaratıcı bir rehber olarak yazdığı ve yine hala basılmakta olan Glastonbury Avalon of the Heart adlı kitabında açıklanmıştır. O burada, sadece Glastonbury’den yayılmakla kalmayan, aynı zamanda da doğal mirasının bir parçası olarak bütünüyle ulusun bilinçaltına sızan çeşitli efsane dizilerini anlatıyor.
Glastonbury Tor |
Bu nedenle Glastonbury bir anlamda Camelot’un bir parçasıdır; çünkü I. Richard (Aslan Yürekli Richard) zamanında Kral Arthur’un ve Kraliçe Guinevere’in cesetleri, manastırlarının yüksek mihrabının önüne gömülü şekilde bazı keşişler tarafından keşfedilmişti. Glastonbury aynı zamanda İngiltere’deki ilk Hıristiyan kilisesinin yeriydi, bu manastırdan önceye dayanan ve dal örgülerden yapılmış dairesel bir yapıydı; ve bu efsane Pontius Pilatus’dan İsa’nın bedenini aldıktan sonra kendisine Kutsal Kase’nin bir vizyonu bahşedilen ve bu adalara bir grup adanmış getiren Aramatyalı Yusuf’un gelişiyle özdeşleşir. O, o zamanlar bir ada olan Wearyall Tepesinde karaya çıkmış ve yere vurduğu asası burada kök salmıştı. Bu asa hala her Noel’de çiçek açan ve bir dalı manastır arazisinde büyüyen Kutsal Diken olarak görülebilmektedir. Dion Fortune’un Glastonbury’nin kadim kültürel mirasına yaptığı çağrışım hikayeyi ele alma konusunda başka bir neslin romancılarına, özellikle de Marion Zimmer Bradley’nin Avalon’un Sisleri adlı destansı hikayesine ilham verdi.
Dion Fortune batının daha eski rivayetlerine de çağrışım yapıyordu, ve çocukluk yıllarını Somerset’te geçirdiğinden bunu yapmak için bulunduğu yer uygundu.
1890’da Kuzey Galler’deki Llandudno’da doğmuştu. Ailesi onun doğumundan kısa bir süre sonra Weston’a taşınmış ve burada Bath yakınlarındaki bir hidroterapi merkezinin işletmesine yardım etmişti.
Genç Dion Fortune’un hayal gücünü etkileyen şey İrlanda, Galler veya Cornwall yarımadalarının kara kütleleri tarafından engellenmeyen, doğrudan Atlantik Okyanusu’na baktığı noktada Bristol Kanalı’na uzanan
Brean Down adlı kara parçasıydı. Burası artık bir doğal koruma alanıdır ve National Trust’a aittir. Tarihi önemi büyüktür, ve uzak ucunda denize doğru çıkıntı olan bir sıra sivri kayanın önünde eski bir kale bulunur. Ondokuzuncu yüzyılın ortalarında Fransızlara karşı bir savunma olarak inşa edilmiş, 1900'de terk edilmiş, ancak İkinci Dünya Savaşı sırasında geçici olarak tekrar kullanılmaya başlanmıştır.
|
Weston-super-Mare, 1903 |
Yolun sonundaki kale, kıyıdaki tatil köylerine ve kamp alanlarına yakın olmasına rağmen ıssız ve romantik bir nokta olmayı hala sürdürüyor. Ayrıca burası, Dion Fortune’un en önemli romanı olan The Sea Priestess’ın kadın kahramanının Deniz güçlerini evoke etmek için bir tapınak kurduğu yerdir. Bu kahramanın esas amacı ise 1930’ların geleneksel baskıcı toplumunun içi
ne unutulmuş eski güçlerin bazılarını çağrışımlarıyla yerleştirmekti. Kahraman aynı zamanda, seçtiği rahip Wilfred Maxwell’in parçalanmış duygusal yaşamını yeniden inşa eder; annesi ve
ablasının sürekli dır dır ederek baskıladığı, güçsüz ve pısırık bir adamken onu enerjik ve aktif bir adama dönüştürür. Adam, deniz rahibesi tarafından kendilerine açıklanan iç dünyalar hakkında birlikte kişisel bilgelik geliştirdiği o yöreden bir kızla başarılı bir evlilik yapar.
Yaptığı işin psikolojik tarafı Dion Fortune için her zaman önemliydi. Yirmili yaşlarının başında, insan aklının geleneksel psikolojinin kabul etmeye hazır olduğundan daha fazlası olduğu sonucuna varana dek, Londra’daki bir Tıp-Psikoloji Kliniğinde danışman olarak çalışmıştı. Bu sonuçlara bizzat yaşamış olduğu bazı olağanüstü deneyimler sonucunda vardı. Telepatik olduğunu ilk kez tesadüfen konuyla ilgili olan bir konferansa katıldığında keşfetmişti. Ardından Annie Besant’ın Kadim Bilgelik kitabını okumuş, ve sonra onu ezoterik bir öğretmen olarak sonraki yaşamına yönlendiren iki büyük spiritüel varlıkla tanışmak üzere yüksek Himalayalara götürüldüğü kuvvetli bir vizyon yaşadı.
Great Orme's Head Llandudno 1903 |
İlk başta, kayda değer bir okült uygulayıcı olan Dr Theodore Moriarty’den yol yordam öğrendi; onu çalışırken izlemek geleneksel psikolojiye olan inancını ilk kez yitirmesine sebep olan şeydi. Moriarty’nin işteki deneyimlerinden bazılarını Doktor Taverner’in Sırları adıyla yayınlanan bir dizi kısa öykü kitabında yazdı. Moriarty’nin 1923’teki ölümünden sonra, birlikte geleneksel tıp bilgisini ve uygulamasını ezoterik
ve spiritüel şifa anlayışıyla birleştiren bir klinik kurmayı umut ettiği Dr. Thomas Penry Evans ile tanışıp evlendiğinde, onun çalışmalarını tekrar etmeye yaklaşmıştı. Mevzu bahis çalışmalarının bir kısmı yakın zamanda heyecan verici bir edebi keşifte fark edildi, ve Principles of Esoteric Healing ismiyle basıldı.
Dion Fortune’un bir klinik açma arzusu, en sonunda ezoterik bir ekol kurma çağrılarıyla yer değiştirmişti. İskoç romancı Brodie Innes ve Altın Şafak'ın kurucusunun eşi olan Moina MacGregor Mather'ın altında çalıştığı ünlü Altın Şafak Hermetik Cemiyeti’nde zaten bir inisiyeydi. Doğu ile ilgili kısmı da ihmal etmemişti, çünkü o aynı zamanda Teosofi Cemiyeti'nin bir üyesiydi ve Hıristiyan Mistik Locasının Başkanı oldu. Ancak 1927’de, bu yerleşik topluluklardan herhangi biriyle çalışmak yerine kendi işlerini yapmaları gerektiğine dair bir çağrı geldi. Bu onun hayatında bir dönüm noktası olmuştu. Bir ekol kurma konusundaki idealleri iki önemli kitapta ortaya kondu: Ezoterik Cemiyetler ve Çalışmaları ve İnisiye Eğitimi ve Çalışması. Bu kitaplar, eski inisiyasyon okullarının tarzına göre bir inisiye olmak için eğitimin nasıl olması gerektiğini modern terimlerle ortaya koydu. Bu, çalışmaları bugüne kadar güçlü bir şekilde devam eden İçsel Işık Cemiyeti’nin doğuşuydu.
Bunu dört yıllık yoğun bir çalışma takip etti, bu süreç Mistik Kabala adlı kitabının basılmasıyla sonuçlandı. Bu kitap, birçok kişi tarafından batı ezoterik geleneğinin çoğu kısmının belkemiğini oluşturan büyük sembolizm sistemi Hayat Ağacı’na en anlaşılır ve de öğrenci dostu giriş olarak kabul edilir. Sonra, bunların metafizik ilkelerinden bazılarını açıklamanın bir yolu olarak, günlük yaşamdaki olası uygulamalarını göstermek amacıyla bir dizi roman yazmaya koyuldu.
Bu romanlardan ilki The Winged Bull idi, sonra onu The Goat-Foot God kitabı izledi. Ardından The Sea Priestess, ve bunlardan sonuncusu da Moon Magic kitabıydı. Bu son roman, Deniz Rahibesi'nin, Thames'in güney yakasındaki Londra şehrinde, seçilmiş rahibine işinin yöntemlerini ve mantığını öğretirken majikal çalışmalarını nasıl sürdürdüğüne dair çok ayrıntılı ayrıntılar veren ve belki de kitaplarının en pratik olanıdır.
Romanlarındaki teori ve pratiğin çoğu, daha sonradan “Batı’nın kayıp sırları.” olarak adlandırdığı şeyi gösteriyordu. Bu, geleneksel ile daha az geleneksel psikolojik pratiğin bir karışımıdır. Dion Fortune, analitik psikolojideki en son gelişmelerden oldukça haberdardı. Zürih’teki Jung Vakfı ile yakın yazışmalar içindeydi, ve önceki psikolojik çalışmalarından uyarılmış kendi kendine telkin tekniklerinin öneminin farkındaydı. Aynı zamanda Yoga teknikleri üzerine araştırma yapan bir Londra Üniversitesi’nden bir akademisyeninin sırdaşı olmuştu.
Ana karakterleri arasındaki ilişkilerde, on dokuzuncu yüzyılın ortalarında İngilizce konuşulan dünyada modası geçmiş ancak Fransa'daki uygulayıcılar tarafından istikrarlı bir şekilde hala takip edilen teknikler olan, eterik manyetizma alışverişinin pratik örnekleri boldur.
Son yıllarında Dion Fortune, İkinci Dünya Savaşı koşullarının getirdiği yayın ve halka açık toplantıların kısıtlanması yüzünden çalışmalarında sorunlarla mücadele etmişti. Bu zorluklara asla boyun eğmedi, haftalık mektuplar dizisi aracılığıyla geniş çaplı bir meditasyon grubunu yönetti. Bunların özü daha sonra Magical Battle of Britain ismiyle Londra hava saldırısının sıcağı altında yazıldı ve yayınlandı. Bu, New York’ta 11 Eylül kurbanlarına teselli ve bilgi vererek yeni bir yaşam alanı bulmuştu.
Bu meditasyon grubunun çalışmaları, Arthur efsaneleri ve Kutsal Kase’ye olan daha da derin bir ilgiyi beraberinde getirdi. Artık eksiksiz ve üç dereceden oluşan bir eğitim sistemi oluşturmak mümkündü; uygar idealler ve şövalyelikle ilgilenen Arthur derecesi, iç planların ve özellikle kadim doğa ve peri temaslarının farkındalığı ile ilgili Merlin derecesi, ardından da insan aurasının güçleri ve bunların kutupsal kullanımlarıyla alakalı Guinevere derecesi. Son olarak, Kutsal Kase’nin yüce mistik temasları gelir. Bu çalışmaların çoğu savaştan hemen sonrasına dek İçsel Işık Cemiyeti’nde sürdürüldü ve özeti de daha sonra tarafımdan The Secret Tradition in Arthurian Legend ismiyle yayınlandı.
Savaşın son günlerinde Dion Fortune’un çalışma ortamındaki bir diğer önemli şey savaş sonrası yeniden yapılanmayla ilgili düşünceleriydi. Çünkü materyalist güçlerin dizginsiz bir şekilde hüküm sürebileceği bir dünya tasavvur ediyordu. Bu nedenle de ezoterik dünya ile daha büyük spiritüalist hareket arasında geniş bir halk cephesi bulmanın peşine düştü. Kendisi 1922’den beri hayatının geri kalanında yaptığı çalışmaların çoğunu şekillendiren medyumik kabiliyetlerini ilerletmişti. Ara sıra suistimal edilmeleri nedeniyle bu tür teknikler ezoterik çevrelerde hoş karşılanmıyordu, bu yüzden bu yeteneğini yakın arkadaşları dışında herkesten gizli tutmuştu.
Şimdilerde çeşitli biçimlerde kanallık yapmak çoğunlukla kabul edilen bir fenomen haline geldi. Dion Fortune, bir psikolog ve okültist olarak kişisel olarak yaşadıklarından dolayı benzersiz bir şekilde tanımlayabildiği çok fazla deneyime sahipti. Pek çok yayınlanmamış ve yayınlanmış olsa da elde edilmesi zor kaynaklara dağılmış olan bu konudaki yazıları şimdi psişik algı ve sözlü iletişimin dinamikleri ve teknikleri hakkında okült veya spiritüalist literatürde belki de bu zamana kadarki en net açıklamayı sunmak için Spiritüalizm ve Okültizm başlığı altında toplandılar.
Dion Fortune Ocak 1946’da öldü. Onu Kase Kilisesinin destekçisi olan yakın arkadaşı Charles Thomas Loveday Glastonbury Close’da bulunan belediye mezarlığına defnetti. Ortaya koyduğu iş, yalnızca kurduğu Cemiyet’te değil, hayatının ilham kaynağında yaşıyor. Dion Fortune and the Inner Light (Thoth Publications Loughborough) adlı biyografisini hazırlamak için Cemiyet’in arşivlerinde gezinirken bu hakikat bana çok kuvvetli bir şekilde ayan oldu. Bu projeyi hazırlamak kendi hayatımın en eğitici ve ödüllendirici deneyimlerinden biri oldu, ve başkalarıyla paylaşabildiğim için de kendimi ayrıcalıklı hissediyorum.
All Rights Reserved. Copyright © Hermetics.org 2023
[Ana Sayfa ][Yazılar]