Şamanizm
© Copyright Rezzan Pişkin 2003
Şamanizm ilkel kavimlerde görülen, ruhlarla insanlar arasında aracılık
yaptığı ve hastaları iyileştirme gücüne sahip olduğu kabul edilen Şamanlar
çevresinde yoğunlaşan inanç sistemidir. Ata ruhlarına ve doğa varlıklarına
tapınmaya dayanan eski bir Asya dinidir.
On üçüncü yüzyılda Avrupalı gezginlerin Mançu-Tunguz halklarından
duydukları
Şaman kelimesi daha sonra Sibirya sihirbazlarına verilen bir isim olarak
yaygınlaşmıştır. Şamanizm ise genellikle Sibirya kavimlerinin din
inançlarını ve bu inançlara bağlı olarak dini merasimlerini ifade eden bir
terim olup, Kuzey Asya halkları arasında yaygın olan Şaman kelimesi
etrafında kurulan, çoğunlukla dini karaktere sahip inançları ve bir takım
faaliyetleri ifade için kullanılır. Çok geniş bir alana yayılan Şamanlık,
Türk Moğol eski kültür tarihinde önemli yer tutar.
Çin kaynaklarından anlaşıldığına göre eski Orta Asya Şamanizminin
temelleri
Gök Tanrı, Güneş, yer, su, atalar ve ocak yani ateş kültleriydi. Bu bağlamda
Asya halklarının inandığı Şamanlığın temelinde insan ve doğanın
birlik ve
beraberliği ve de uyumu düşüncesi yer alır. Evren, dünya, insan, hayvan ve
bitkiler alemi bir bütün olarak düşünülür. Dünya ve Gök, yaratma
eylemini
birlikte iş birliği halinde gerçekleştirmektedir. Bunlar bütün varlıkların
yaratıcısı olmalarından
ötürü kutsaldır. İşte bu yüzden Asya'nın göçebe halklarında Gökle
Yer Su'yu
sayma ve bunlara saygı gösterme, bu göçebe halkların inanışlarının özünü
oluşturuyordu. Dağın eteğinde ya da zirvesinde, nehrin yada gölün kıyısında,
yolun ya da atın bağlandığı direğin yanında bir göçebenin
kutsamayla eylemleri, tüm yaşamın ortak bir bilinci paylaştığı doğaya
dönüktür. Şamanlıktaki bir diğer inanışta, insan neslinin sonsuz bir şekilde
devamlılığı düşüncesidir. Şamanist olan birisi kendini baba, dede ve
atalarına ait olan bir hayatın devamı olarak görür, bunları bilir ve sayar
yani Atalar kültü hakimdir. Bununla birlikte söz konusu insan aynı zamanda
kendi geleceğini de sonraki nesillerde görmektedir ki bu durum varoluşun ana
anlamıdır. Bundan dolayı bu insanın görevi çocuk ve torunlarına toplumun
en
iyi yanlarını aşılayarak yetiştirmek ve hayata
hazırlamaktır.
Şamanizm en eski inanç sistemidir. Türklerin, Moğolların ve Asya
göçebelerinin eski dinidir. İnançlarına göre bir yanda gök yüzünü
mesken tutmuş iyilik tanrıları, bir yanda yer altının karanlığına gömülmüş kötülük
tanrılarının ve ağaçta, taşta, dağda, suda, ateşte, ayda, güneşte
uyuyan ruhların varlığına inanırlar. Bu Tanrı ve ruhlarla insanlar arasında
aracılık yapan kişilerdir Şamanlar. Eski Türklerde iyi ruh "Bay Ülgen",
kötü
ruh "Erlik" diye adlandırılmıştır. "Bay Ülgen" aynı
zamanda iyi ruhların
başında bulunan, onlara emir veren bir tanrıdır.
Tanrı ve en büyük semavi ruh, semanın en üst tabakasında bulunan insan
şeklinde bir varlık olarak tasavvur edilmiştir. Gökte yaşadığına inanılan
bu
en büyük ruh, insanları, ovaları, ateşi, yeri, güneşi, ayı, yıldızları
yaratmış, kainatın nizamını saşlamıştır. Yine Şamanist kavimlere göre,
gökte ve yerde meydana gelen çeşitli tabiat olayları, birtakım ruh ve
tanrıların eseri idi. Hastalık gibi ölüm de, onlara göre, kötü ruhların
bir
eseri sayılıyordu.
Ağaçlara, taşlara, su kaynaklarının etrafına bez bağlamak Şamanizm'de önemli
bir ritüeldir. Gökteki Tanrılara beyaz, yer-su ruhlarına kırmızı, yer altı
Tanrılarına ve ruhlarına ise siyah bez parçaları kullanılıyordu. Bu
yolla,
Tanrılara dilek ve isteklerini ilettiklerine inanıyorlardı.
Moğolistan'ın dört bir yanında yol kenarlarında bulunan taş yığınları
kutsal
sayılır. Bu taş yığınlarına Ovo denir. Bu yığına taş, votka şişesi,
para ve
kumaş gibi şeyler bırakmanın şans getireceğine inanılır. Ovonun etrafında
dönüp dua etmek aynı zamanda güvenli bir yolculuğun da
garantisidir.
Şamanizm, hastayı olduğu kadar Şaman-şifacıyı da içeren büyük bir
zihinsel
ve duygusal maceradır. Şaman, destansı yolculuğu ve çabaları aracılığıyla
hastasının normal, sıradan, içinde kendini hasta olarak tanımladığı
gerçekliği aşmasına yardımcı olur. Şaman, hastalarına,
hastalıklara yada ölüme karşı giriştikleri savaşta duygusal ve ruhsal
olarak
yalnız olmadıklarını gösterir. Şaman, derin bir düzeyde kendi özel güçlerini
hastasıyla paylaşır ve onu, başka bir insanın ona yardımcı olmak için
kendisini feda etmeye hazır olduğuna ikna eder.
Uygarlaşmış dünyada yaşayan bizlerin "büyücü doktor" olarak
adlandırdığımız
Şamanlar, kendilerinin ve topluluklarının üyelerinin sağlığı ve esenliği
için geliştirdikleri ve kuşaktan kuşağa devamını sağladıkları son
derece
olağanüstü kadim tekniklerin koruyucularıdır.
Arkeolojik ve etnolojik kanıtlar Şamanik yöntemlerin en azından yirmi yada
otuz bin yaşında olduğunu bildirmektedir. Şamanik varsayımlar ve yöntemlerle
ilgili dikkate değer şeylerden birisi, bunların Avustralya yerlileri yani
Aborjinler, Kuzey ve Güney Amerika, Sibirya ve Orta Asya,
doğu ve kuzey Avrupa ve güney Afrika'da dahil olmak üzere dünyanın
birbirinden ayrı ve uzak bölümlerinde olmasına rağmen çok benzer olmasıdır.
Ortaçağ ve Rönesans batı Avrupa'sında aynı temel Şamanik bilgi Engizisyon
tarafından yok edilmiştir.
Ruhlarla ilişki kurmak yalnızca Şamanlarda bulunurdu. Böylece Şamanlar
törenlerde insanlarla ruhlar arasında aracılık yaparlardı. İyi ruhların
yararlı etkilerini sürdürürler ve kötü ruhların zararlı etkilerini önlemeye
çalışırlardı. İnsan ruhunun ölümden sonra göğe çıkabilmesi için
parlak
cenaze törenleri yapılır, kurban kesilir ve mezarlara kıymetli eşyalar
konurdu. Tören sırasında çalınan davulun içine ruhların toplandığına
inanılırdı.
Şamanist Türk ve Moğol boylarında "Oba Kültü" denilen bir kült
çok
yaygındır. Oba, steplerde toprak, dağ geçitlerinde taş yığınlarından
meydana
getirilen yapay tepeler yani höyüklerdir. Bu obalar steplerde mukaddes dağ
ve tepe yerini tutar. Şaman, filan oymağın koruyucu ruhunun
filan yerde bulunduğunu söyler; boy veya oymak oraya bir höyük yapardı. Bu
oba, o boyun tapınağı olurdu. Burada kurbanlar kesilir, dini törenler
yapılırdı. Obanın yanından geçen her yolcu atının kılından veya
elindeki
paçavralardan bir parçayı adak olarak ağaçlara ya da taşlara bağlardı.
Bu
uygulamaya Müslüman Türkler'de de rastlanmaktadır.
ŞAMAN TANIM
Tarih ve din bilimi açısından, Şamanizmin doğuşu ve kaynağı gibi, "Şaman"
sözcüğünün de nereden geldiği, nasıl bir anlam tasıdığı kesin olarak
belirlenememiştir. Bu konuda üç farklı görüş öne sürülmektedir :
1 - Şaman kavramı, Hindistan'daki Pali dilinde "ruhlardan esinlenen kişi"
anlamına gelen "samana" sözcüğünden türemiştir.
2 - Şaman kavramının kaynağı, Sanskritçe'de "budacı rahip"
anlamına gelen
samana sözcüğüdür.
3 - Şaman kavramı, Mançu dilinde "oynayan, zıplayan, bir iş görürken
sürekli
olarak hareket eden" anlamındaki "saman" kavramından gelir.
Şaman, Gök Tanrı tarafından bu göreve getirildiğine yani gizli güçlerle
donatıldığına, Tanrı ile insanlar arasında aracı olduğuna, bazı tanrısal
nitelikler, gizli bilgiler taşıdığına inanır.
Şaman, büyücü ve sihirbaz anlamlarına gelir. Şaman kelimesinin kaynağı
konusunda farklı görüşler vardır. Kelimenin aslen Mançuca yada Moğolca
olduğunu söyleyenler bulunduğu gibi, Sanskritçe'den geldiğini de kabul
edenler vardır. Türk kavimleri Şamanlara genellikle Kam demektedirler.
Kalmuklar erkek Şamanlara Bö yada Böge, Kırgız-Kazaklar ise Baksi yada
Bakşı derler.
Uygurca'da "Şaman", "hastalıkları gideren, acıları dindiren,
çılgınlıkları,
saraları yatıştıran, hastalara ilaç yapan kimse" anlamında,
"otacı" diye
anılmıştır. Çin kaynaklarına göre, Kırgızlarda
Şamanin adı Gan'dır. Altaylılar Şamana Kam, Kamların yönettikleri törene
de
Kamlama demişlerdir. Moğolca'da Şamanın karşılığı ise Böge'dir.
Şaman anlamı bakımından büyücü rahip demektir. Bu bakımdan Şamanizmin
bir
din olmadığı ileri sürülmüştür. Çünkü Şamanizmde, en geniş çerçevesiyle
bir
dinde bulunması gereken bir din kurucusu, kutsal kitap veya kitapları, inanç
esasları, ibadetleri ve cemaat gibi net özellikleri
yoktur. Onun için Şamanizm, bir çeşit sihirbazlık ve büyücülük şeklinde,
yaygın bir tarzda ortaya çıkan ve pek çok yerde görülen sihri bir olay
olarak görülmek de istenmiştir.
Şamanların belirlenmesinin başlıca iki yolu vardır:
Şaman mesleğinin veraset yoluyla intikali ve içte kendiliğinden duyulan
"tanrısal çağrı yoluyla" seçilme. Seçilme şekli ne olursa olsun
her Şaman
ikili bir eğitimden geçtikten sonra Şaman olur. Ekstatik eğitim yani rüyalar
ya da trans ve geleneksel eğitim yani Şaman teknikleri, ruhların isim ve
fonksiyonları, kabilenin mitolojisi gibi. Ruhların ve yaşlı Şaman
ustalarının üstlendiği bu ikili eğitim bir inisiyasyondur. Şamanı sıradan
bir insan olmaktan çıkaran, toplumun itibar ettiği bir
kişi haline getiren bu inisiyasyon eğitimdir.
Ancak Şamanizmde Şaman genellikle babadan oğula geçmek suretiyle din adamı
olur. Şaman, mesleği ile ilgili bilgileri, yaşlı Şamandan ders almak
suretiyle elde eder. Genellikle gelecekten haber vermek, büyü ve efsun
yapmak, ruhlara kurban sunmak, ruhlarla temasa geçerek çözümü
mümkün fakat zor olan işleri yapmak Şamanların başlıca görevleridir. Ölünün
ruhunu öbür dünyaya göndermek, av avlamakta şanssızlığı ortadan kaldırmak
ve
ağır hastalıkları tedavi etmek de görevleri arasındadır. Şamanda ırsi ve
marazi bazı özelliklerin bulunduğu iddia edildiği gibi, aksine olarak,
ruhlar tarafından Şamanlığa davet edildiğine inanılan bu kimseye Sibirya
kavimleri arasında korku ile karışık bir saygı gösterildiği de bilinir.
Özel
kabiliyetleri sayesinde tabiat üstü kuvvetlerle temas kurduğu kabul
edildiğinden ona, mensup olduğu boy veya
oymağın koruyucusu gözüyle de bakılır. Nitekim, ilk Şamanın ortaya çıkışına
dair efsanelerde, ruhlarla münasebette bulunduğuna inanılan Şamanın, üstün
kabiliyetleri ve farklı bir yaratılışı bulunduğu kabul edilir. Şamanlar
genellikle zeki ve şair tabiatlı kimselerdir. Ayin sırasında yoğun bir vecd
içinde kendinden geçip gök ve yer altı dünyalarında gördüğü garip
varlıkları, acaip hadiseleri detaylarıyla anlatırlar, ayılınca da bir şey
hatırlamazlar. Bir Şamanın gökteki iyi
ruhlarla yer altındaki kötü ruhlara hakim olduğu ve onlarla ilişki kurduğuna
inanılan toplumlar görüldüğü gibi, bu iki işin, ak ve kara denen iki ayrı
Şaman tarafından üstlenildiği toplumlar da görülür.
Şaman olmak için eğer tanrısal çağrı yolu yoksa belli başlı bir Şamanın
neslinden olmak gerekir. Geçmiş ataların ruhundan biri Şaman olacak torununa
musallat olur, onu Şaman olmaya zorlar. Bu duruma Altaylılar "töz basıp
yat"
yani ruh basması derler. Şamanlar Ata ruhu musallat olan kişi Şamanlığı
kabul etmezse delireceği gibi bir inanışa sahiptirler.
Şaman herşeyden önce, kendi özel yöntemiyle ulaştığı kendinden geçme
yani
vecd durumunda, ruhunun göklere yükselmek, yer altına inmek ve oralarda
dolaşmak için bedeninden ayrıldığını hisseden bir aşkınlık yani trans
ustasıdır. Bütün Şamanların derin sezgileri, geniş düş güçleri vardır.
Derin
bir coşkunluğa kapılarak kendinden geçer, bütün gökleri, yer altı dünyasını
gezdiğine, ruhların yaşayışlarını gördüğüne, bütün gizli alemleri
dolaştığına inanır. Şaman vecd sırasında, ruhları egemenliği altına
alarak,
ölüler, doğa ruhları yani cinler ve periler ve şeytanlarla
ilişki kurar. Böylece ruhlar ve tanrılar dünyasıyla doğrudan ve somut
ilişkilere girişen Şaman, birçok ruha sahip olur. Çoğunlukla hayvan
biçiminde düşünülen söz konusu ruhlar, Sibirya halklarında ve Altaylarda
ayı, kurt, geyik, tavşan, çeşitli kuşlar özellikle kartal, baykuş, karga
suretinde görünebilirler. Ayrıca, büyük böcek, ağaç, toprak, ateş
olarak
ortaya çıkabilirler. Şaman, gerektiğinde bütün yardımcı ruhları dünyanın
dört bucağında bile olsalar çağırabilir. Bu çağrıyı davul veya tefini
çalarak yapar.
Şamanların asıl görevleri halk arasında oluşa gelen ak ve karanın yani
iyi
ve kötü ruhların dengesini sağlamaktı. Bunu da çeşitli büyüler yaparak
sağlarlardı. Bu kendinden geçme yani vecd durumları o kadar aşırı bir
hale
gelir ve izleyenleri o kadar korkuturdu ki, o an Şamanın ölüp yeniden
dirildiğine inanılırdı. Şamanlar o ayin sırasında bedenlerinin parça parça
edilerek yendiğini iddia ederlermiş. Ve buna çok inandıklari için de bu
duruma "Şaman hastalığı" ya da "mistik parçalanma"
derlermiş.
Bir Şaman bilgi ve güç edinmek ve başka insanlara yardım etmek için
normalde
gizli olan bir gerçeklikle temasa geçmek ve onu kullanmak için kendi
iradesiyle bir değiştirilmiş bilinç durumuna giren adam ya da kadındır.
Şamanın emrinde en az bir ve çoğunlukla daha fazla ruhu vardır.
Koruyucu bir ruh olmaksızın bir Şaman olmak hemen hemen olanaksızdır, çünkü
Şaman varlık ve edimleri normalde insanlardan gizli olan olağandışı ya da
ruhsal güçlerle başa çıkabilmek ve onlara hakim olabilmek için bu güçlü,
temel güç kaynağına sahip olmalıdır. Koruyucu ruh çoğunlukla bir güç
hayvanıdır, yalnızca Şamanı korumak ve ona hizmet etmekle kalmayıp
aynı zamanda onun için bir başka benlik ya da başka bir ben olan ruhsal bir
varlıktır. Bir kişinin bir koruyucu ruha sahip olması onu tek başına bir
Şaman yapmaz. Bir yetişkin bunu bilse de, mutlaka çocukluğunda bir koruyucu
ruhun yardımını görmüştür; aksi halde yetişkinliğe erişmek için
gerekli
koruyucu gücü olmayacaktır. Koruyucu ruhları açısından sıradan bir insan
ile
bir Şaman arasındaki ana fark, Şamanın kendi koruyucu ruhunu değiştirilmiş
bilinç durumundayken aktif olarak kullanmasıdır. Şaman koruyucu ruhunu sık
sık görür ve ona danışır, Şamanik yolculuklarda onunla birlikte gezer,
onun
kendine yardım etmesini sağlar ve onu başkalarının hastalık ya da
sakatlıklarının iyileştirmesinde kullanır. Koruyucu ruhtan başka, güçlü
bir
Şamanın belirli sayıda yardımcı ruhları vardır. Bunlar koruyucu ruhla
karşılaştırıldığında bireysel olarak, daha küçük güçlerdir, fakat
bir
Şamanın elinde bunlardan yüzlercesi bulunabilir ve büyük bir toplam güç
sağlayabilir. Bu yardımcı ruhların belirli amaçlar için özel işlevleri
vardır. Bir Şamanın bunların geniş bir kitlesini toplaması çoğunlukla yıllar
alır.
Şamanlar koruyucu yada himaye edici ruhun kişiyi hastalıklara karşı dirençli
kıldığını düşünmüşlerdir. Bunun nedeni basittir ruh dış güçlerin
istilasına
dirençli olan güçlü bir beden sağlar. Şamanik bakış açısından güçle
dolmuş
bir bedende olağan gerçeklikte hastalık olarak bilinen istila edici, zararlı
enerjilerin kolayca gireceği bir yer yoktur. Bir koruyucu ruh yalnızca
kişinin fiziksel enerjisini ve bulaşıcı hastalıklara karşı direncini
artırmakla kalmaz aynı zamanda kişinin zihinsel uyanıklığını ve kendine
güvenini de arttırır. Bu güç kişinin yalan söylemesini bile zorlaştırır.
Bir
kimse depresyona girdiğinde, zayıf ya da hastalığa eğilimli olduğunda bu
onun artık istenmeyen güç enfeksiyonlarına ya da istilalarına
direnemediğinin ya da onları uzakta tutamadığının belirtisidir. Biz
bunlara
negatif enerjiler diyoruz.
Şamanik yetenek ya da potansiyel açısından cinsler arasında herhangi
belirgin bir farklılık görülmemektedir. Birçok kavimlerde, Şamanizm
uygulamasıyla pek az bağlantısı olan ekonomik ve toplumsal nedenlerle,
Şamanların çoğu erkektir ama kadınlar çocuklarını yetiştirip orta yaşa
ulaştıktan sonra isterlerse Şaman olabilirler, hem de çok güçlü Şamanlar
olurlar. Orta Çağ ve Rönesans Avrupa'sında, dul ve yaşlı kadınlar benzeri
biçimde, kısmen kendilerini desteklemek için, sık sık şifacı Şamanlar
olmuştur. Tabii ki, Engizisyon onları, batılı olmayan toplumlardaki Hıristiyan misyonerlerinin hala çoğunlukla Şamanlara "cadı"
demeleri gibi
onlara da"cadılar" demiştir.
Bir Şaman aynı zamanda, şu anda başka bir yerde ne olup bittiğini görerek
durugörüye de yani klervoyansa da ulaşabilir.
Şaman gerçeklikler arasında gidip gelir, mistik yeteneklerle ilgili bilinç
durumlarının büyülü bir atletidir. Şaman, olağan gerçeklikle olağan dışı
gerçeklikler arasındaki bir aracıdır. Şaman aynı zamanda ruhsal gücünü
insanlara yardım etmek, onları sağlıklı bir dengeye kavuşturmak için
idare
eden bir çeşit "güç simsarı"dır.
Özünde Şamanlığa kabul deneysel ve çoğunlukla derece derecedir. Şamanik
bilinç durumuna nasıl ulaşılabileceğini öğrenilmesinden ve o durumda görme
ve yolculuk yapmadan, kişinin kendi koruyucu ruhundan eminlik kazanması ve
onunla ilgili bilgi edinmesinden ve Şamanik bilinç
durumundayken onun yardımını sağlamasından ve bir Şaman olarak başkalarına
başarıyla yardımcı olmayı öğretmekten oluşur. Daha ileri düzeydeki
Şamanizmin belirleyici bir aşaması kendi yardımcı ruhlarından kişisel
eminlik kazanmak ve bunlarla ilgili bilgi elde etmektir.
Şamanlığa kabul hiç bitmeyen bir çabalama ve neşe sürecidir ve bir Şamanın
statüsüyle ilgili belirleyici kararlar yardım etmeye çalıştığı kişiler
tarafından verilir.
Yeni bir Şaman, temel ilkeleri, yöntemleri ve Şamanizmin kozmolojisini
öğrendikten sonra, Şamanik uygulamalar ve yolculuklarla güç ve kişisel güç
edinir. Bu bilgi elde edildikçe, Şaman diğerleri için bir rehber haline
gelir. Örneğin, toplumdaki bir insan bir rüya ya da bir hayal
görebilir ve Şamana bunun anlamını sorabilir. Usta Şaman kendisinin şimdiye
kadar öğrendiklerinin ışığında "deneyimlediğin şey şu anlama
geliyor..."
diyebilmelidir. Şaman gizemleri açığa çıkaran, kişisel deneyimlerini
bunlar
sanki büyük bir kozmik yap-bozun parçalarıymış gibi sürekli olarak bir
araya
getirmeye çalışır. Kozmik yap-bozun üst düzeyindeki bilgisine ulaşmak için
çoğunlukla yıllarca süren Şamanik deneyimlere gerek vardır ve usta bir Şaman
bile bir ölümlünün yaşam süresinde yap-bozu tamamlamayı asla ummaz.
Kişinin Şamanik olarak görmesi Şamanik Bilinç Durumunda olur. Buna
görselleştirme, hayal etme ya da güçlü gözü kullanma adı verilebilir. Böyle
bir görme, değiştirilmiş bir bilinç durumunda yapılmakla birlikte, böyle
hayalleri halüsinasyon olarak nitelendirmek ön yargı
olur. Şaman hayali deneyimlerken hareket edemez ama etrafında neler olup
bittiğinin bilincindedir. Şamanik bilinç durumu medyumların translarının
tersine normal bilinç durumuna döndüğünde deneyimin tümüyle anımsanmasına
izin verir. Transı hafiftir ve davul çalınması sürdükçe devam eder. Davul
ve
çıngırağın değişmeyen monoton sesinin başlaması onun beynine Şamanik
Bilinç
Durumuna dönmesi için sinyal verir ve deneyimli bir Şaman için bu sesleri
duymak çoğunlukla hafif bir transa girmek için yeterlidir çünkü kendini bu
seslere koşullamıştır. Şamanik Bilinç Durumuna girerken Şaman davulu kendi
çalar ancak trans ağırlaşmaya başladığında davul çalma işini yardımcısı
üstlenir.
Şamanik bilinç durumuna girmeye ayrıca şarkı söyleme ve danslarla da
yardımcı olunur. Şamanın böyle durumlarda söylediği özel güç şarkıları
vardır. Şarkılar, Şaman Şamanik Bilinç Durumuna yaklaştıkça temposu
artan,
yinelemeli ve monoton şarkılardır.
Şaman diğer türden büyücüler ya da büyücü hekimlerden esrime yada
ekstaz
dediği değistirilmiş bilinç durumunu kullanmasıyla ayırt edilir. Ekstaz
ruhunu göğe yükseltmek ya da cehennemi mekanlara inmek üzere bedeninden
ayırdığı dinsel bir trans yöntemidir. Bunun diğer bir tanımı da
ruhsal yolculuktur. Şamanın transı kendi başına yaptığı bir şuur
deneyimidir. Buna Samanik Bilinç Durumu denir. Bu bilinç durumu tedavi için
uygun hayvanı, bitkiyi ve diğer güçleri bulabilmek için nereye yolculuk
yapacağını bilebilmesi ve alt dünyaya nasıl ulaşım sağlaması gerektiğinin
bilgisini içerir. Şamanik Bilinç Durumunda Şaman gördüklerinde tipik
olarak
tarif edilemeyen bir sevinci, önünde açılan güzel ve gizemli dünyalara
duyduğu hayranlığı deneyimler. Deneyimleri rüyalar gibidir ama bunlar onun
gerçek olduğunu hissettiği ve içinde hareketlerini denetleyebildiği ve
maceralarını yönlendirebildiği uyanık rüyalardır.
Şaman açık bir biçimde görebilmek için karanlıkta ya da en azından gözleri
örtülü olarak çalışan hünerli bir görücüdür. Bu nedenle Şamanlar
uygulamalarını geceleri yaparlar ama Şamanik görme için karanlık tek başına
yeterli değildir. Görücü aynı zamanda çoğunlukla davul çalma,
çıngırak çalma, şarkı söyleme ve dans etmenin yardımıyla Şamanik Bilinç
Durumuna girer.
Şamanın okuduğu hayır dualara "alkış" denir, Şamandan alkış
alan bir kimse
dileklerinin yerine geleceğine inanır.
Rüyalar Şamanik görüş açısından iki çeşittir. Olağan rüyalar ve olağandışı
ya da büyük rüyalar. Şamanlar normalde yalnızca büyük rüyalarla
ilgilenirler. Büyük rüya farklı gecelerde aynı biçimde görülen rüyadır
ya da
bir kez görülen ama uyanıkmış gibi canlı güçlü bir rüyadır. Şamanlara
göre
büyük rüyalar çoğunlukla koruyucu ruhlarının onlarla iletişimi ve ikazıdır.
Büyük rüyaları olduğu gibi bir mesaj olarak alırlar ve uygulamaya
sokarlar.
Örneğin; Şaman eğer bir otomobil kazasında yaralandığını görürse bunu
sembolik olarak bir arkadaşıyla beraber canlandırır böylelikle olayı yaşamış
olur ve kimseye zarar gelmez. Bu bizim bilgimizdeki yakın çevremizdeki bir
olayı gözlem yoluyla yasamamıza ve olayın bilgisini almamıza
benzetilebilir.
Şamanlar uzaktaki bir yakınlarını iyileştirme işleminde bir nevi
imajinasyon
kullanırlar. Sessiz karanlık bir odada gözlerini kapatır, çıngırağını
kullanır ve güç şarkısını söyler. Yüzünü hasta kişinin bulunduğu
kentin
yönüne döner ve yatağında yatmakta olan hastayı gözünde canlandırır o
kişinin güç hayvanını geri getirmek için alt dünyaya yolculuk yapar ve
hastanın yanına yollar. Bu bir nevi imajinasyon ve bizim tabirimizle
uzaktaki birine enerji yollama gibi kabul edilebilir. Tek fark bizler güç
hayvanı kullanmadan imajinasyon yeteneğinimizi, gücümüzü kullanır ve
enerji
yollarız.
Başka bir görüşe göre kenevir yardımı ile transa geçen Şaman rahip yani
Kam
kadınlık ve erkekliği kendinde birliğe getirip evrensel armoniye katıldığına
inanırdı. Şaman güçlü bir ritim taşıyan müzik eşliğinde dans ederek
esrimeye
ulaşır ve sağaltımda bulunurdu. Şaman rahipleri
erkeklerde olduğu gibi kadınlardan da olurdu ve bunlara Kam-hatun denirdi.
Şaman gereksinmeye göre doğa parçalarını özellikle de hayvanları taklit
ederek transa girer ve onların gücüyle birleştiğine inanırdı.
Hayvanlardan
en
çok at ve kuşlar için transa girilirdi. Eğer
kuşla bağlantıya girilecekse Kam başına kuş tüyleri takar ve uçma
taklidi
yapardı. Eğer at ile bağ kurulacaksa atın yürüyüşünü taklit ederek
dans
ederdi. Şamanların "ateş dansı" yaparak ateş karşısında transa
geçmeleri
gelenekleşerek Türklerde "ocak kültü" nü oluşturmuştur. Birçok
inanç töre ve
davranışın kaynagı "ocak kültü"ne dayanmaktadır. Gökte güneş,
yerde ateş,
evde ocak Şaman yaşamı için kutsal olmuştur. Bir Kam'ın Şaman düzeyine
çıkabilmesi için önce doğa parçalarıyla bağ kurup transa geçmeyi başarması,
sonra da bunu hayvanlarla başarması gerekirdi. Daha sonra "ateş"
transına
hak kazanırdı.Ancak en sonunda insanla bağ kurup kendinde kadınlık ve
erkekliği transandantal-aşkın- birliğe ulaşmakla Şaman olabilirdi.
Sha=kadınlık, Man=Erkeklik Şaman da kadınlıkla erkekliğin aşkın
birlikteliği
olarak yorumlanırdı.
ŞAMANIN GİYSİSİ
Şamanın çesitli bölgelere ve zamanlara göre değişen bir kıyafeti vardır.
Mesela; genellikle bir cübbe veya hırka, başa takılan bir serpuş veya
maskeye benzer bir şey, eldiven ve yüksek konçlu ayakkabı, bazı
aksesuarlarla beraber Şamanların kıyafetini oluşturur. Şamanların
kullandığı, çeşitli hayvan derilerinden yapılmış, üzerine gök ve yer
altı
ruhları ile ilgili semboller yapılmış bir de Şaman davulu vardır.
KURBAN TÖRENI
Şamanizmde törenler genel olarak ikiye ayrılmaktadır. Belirli günlerde
yapılanlar veya önceden belirlenmemiş törenler. Bu törenlerde, çeşitli
halkların inanç, gelenek ve göreneklerine göre farklılıklar olmakla
birlikte
mutlaka kurban adeti vardır. At ve koyun dışında kan akıtılarak
sunulan kanlı kurban bilinmemektedir. Kutsal sayılan bir yere, bir değere
bir şey sunmak, eşya adamak, Şamanın davuluna, kutsal ağaçlara bez bağlama,
çeşitli maddelerden yapılan tanrı tasvirlerine yemek sunma, ateşe içki dökme
ya da atma kansız kurbandır. Kansız kurbanların bir başka biçimi de
ruhlara
adanıp kırlara salıverilen hayvanlardır.
ŞAMANİZMDEN HAYATIMIZDA KALINTILAR
Türklerin inanışlarında bugün bile Şaman geleneğinin izlerini görmek
olası.
Matem töreninde ölünün bindiği atın kuyruğunu keserek kurban etmek, ağacı
kutlu saymak, uzun ömürlü olması, daha önce ölen çocuklar gibi ölmemesi
için
çocuklara Yaşar, Durmuş, Duran, Satılmış, Satı gibi
isimlerin konması, türbelere adak adanması, dilek ağaçlarına çaput
bağlanması gibi adetler ve nazar değmemesi için tahtaya ya da bir zemine
vurmak bu kapsamda değerlendirilir.
ŞAMAN'IN HASTA TEDAVİSİ
Şaman dizleri üzerinde kendi güç şarkısını söylemeye başlar ve emme
işleminde kendisine yardımcı olacak ruhları çağırır. Aynı zamanda içinde
kum
ya da su olan hastadan çıkarttıklarını tükürmek için hazırladığı
sepet ya da
kabı kendisine doğru çeker. Çıngırağını hastanın üzerinde sallayarak
güçlüce
sarkı söyler ve kendisine emme işleminde yardım edecek ruhları çağırmak
için
konsantre olur. Diğer grup üyeleri de bir çember oluşturarak onun çabasına
güç şarkısını söyleyerek katkıda bulunurlar. Şaman hastanın içindeki
zararlı, istilacı güçlerin yerini bulmalıdır. Bunun için bir kehanet
tekniği
kullanır. Gözleri kapalı olarak elini hastanın bedeni ve kafası üzerinde
ileri geri gezdirir, hastanın bedeninin belirli bir yerinden gelen özel bir
ısı, enerji, titreşim hissi olup olmadığını yavasça keşfeder. Bir başka
teknikse herhangi bir titreşimi hissetmek
için hastanın üstünden bir tüy geçirmektir. Şaman belirli yeri hissettiğinde
ya sessizce ya da şarkıyla çıngırağını hastanın üzerinde aynı tempoda
çalarken iki yardımcı ruhu çağırır. Gözleri kapalı olarak yardımcıların
yaklaştığını gördüğünde Şaman onlardan ağzının içine girmelerini
ister.
Onlar burada Şamanın hastadan emeceği güç istilasını hapsedecek ve içlerine
alacaklardır. Ve Şaman hastanın bedeninde zararlı istilayı hissettiği yeri
bütün gücüyle emer. Bu elbisenin üzerinden yapılabilir ama elbisenin o
bölümünü açmak ve deriyi fiziksel olarak emmek çoğunlukla daha etkilidir.
Şaman bu işlemde gördüğü kötü yaratığın ağzından ve boğazından geçerek
midesine gitmemesi için çok dikkatli olmalıdır. Eğer kazayla onu yutarsa
onu
çıkartmak için başka bir emen Şamanın yardımı istenir. Bu Şamanların
partnerlerinin olmasını istemesinin başka bir nedenidir. Şaman gerekli
olduğu kadar tekrar tekrar emer ve kuru kusar. Bunu bazen istemsiz şiddetli
bir öğürmeyle yaparlar. Şaman her kuru kusuştan sonra işlemi yineleyecek
kadar güçlü olana kadar konsantrasyonunu güç şarkısını söyleyerek ve
yardımcı ruhlarını
canlandırmak üzerine odaklanarak yeniler. Bu devreleri elini hastanın
üzerinde ileri geri hareket ettirdiğinde ısı, enerji ya da titreşim
yayıldığını hissetmeyene kadar sürdürür.
Diğer bir yöntem ise tütün tuzaklarıdır. İstilacı ruhların tütünden
zevk
aldıklarına ve ona çekildiklerine inanılır. Bu yöntemde tütün paketleri
ya
da içinde tütün olan minyatür bez keseleri kullanılır. Yerde ya da bir
zeminde yatmakta olan hastanın etrafında tütün paketlerinden çember
yapılır sonra saman zararlı güç istilasını hastadan çıkartmaya çalışır,
zararlı güçler hasta bedenden çıkıp tütünlere geçer ve bu çalışma
bittiğinde
tütün paketleri bir top halinde yuvarlanır ve derhal uzak bir yere
götürülür. Orada top açılır ve tütünler ağaç dallarına asılır. Böylelikle
ruhlar zarar verebilecekleri insanlardan uzak bir yere dağıtılmış olur.
Başka bir yöntemse Şamanın hastanın hastalığıyla özdeşleşmesidir
fakat
tehlikelidir çünkü bu yöntemde Şaman hastaya zarar veren güçleri kendi
üzerine almaktadır. Şaman önce hastayla hastalığı ile ilgili konuşur
acısını, hissettiklerini kendi içinde hissetmeye başlar. Sonra hasta gibi
olmanın nasıl birşey olduğunu, hastanın yaşama bakışının nasıl olduğunu
ve
hastanın sorunlarının, umutlarının neler olduğunu öğrenmeye çalışır.
Şaman
kendisini duygusal olarak hastayla özdeşleşebileceğinden emin olduktan sonra
sağaltım çalışmasına başlamaya hazırdır. Bu noktada hasta ve Şaman
insanların yerleşmemiş olduğu bir araziye gider. Şaman çıngırağı ve güç
şarkısıyla koruyucu ruhunu ona yardımcı olması için uyandırır. Hasta bu
aşamada onun arkasında sessiz durur. Şaman kendini güçlü hissettiğinde o
ve
hasta yavasça elbiselerini çıkartarak değiştirirler.
Saman hastanın elbiselerinin her bir parçasını giydikçe hastanın ağrılarını
ve dertlerini üzerine almak ve hastanın kişiliğini almak üzerine konsantre
olur. Şaman son giysi parçasını giydiğinde artık hasta olduğunu
hissetmeye
başlamalıdır. Şaman ve hasta çıngırak eşliğinde dans eder. Hastanın tamamen
iyileştiğini hissedene kadar elini hastanın üstünde tutar. Eğer çalışma
doğru yapılmışsa Şaman hastalık ya da acı dalgalarının üzerinden geçtiğini
hisseder yani bir nevi katalizörlük yapmış olur. O anda Şaman 100 metre
kadar koşar, durur ve kollarını öne
doğru uzatır tüm kuvvetini hastaya acı veren ve şimdi kendi üzerinde olan
istilacı gücü atmaya odaklar ve bu zararlı gücü gökyüzüne uzağa fırlatır.
Şaman bu işlemin bitişini hastanın derdinin ve kişiliğinin kendi
bedeninden
alınması hissiyle bilir.
Şamanizm günümüzde Türkler ve diğer Orta Asya halklarının hayatını değişik
oranlarda etkilemeye devam etmekle birlikte halen Orta Asya'da başlı başına
bir din olarak devam etmektedir. Tatarların bir kısmı özellikle Hakasya
Türklerinin hemen hemen tamamı Şamanisttir. Günümüzde Rusya, Moğolistan,
Tacikistan, Kazakistan gibi ülkelerde Şamanist topluluklara
rastlanmaktadır. Sayıları gittikçe azalmakla birlikte günümüzde yaklaşık
650.000 kadar Şaman olduğu tahmin edilmektedir.
Kaynak :
Şamanın Yolu - Michael HARNER
Bursa Parapsikoloji ve Ruhsal Araştırmalar Derneği Aylık Dergisi