"Gurdjieff ancak sonradan anlayabildiğim bazı şeyler anlattı: 'Hindistan'da sadece "Felsefi", Mısır'da sadece "Teorik" ve İran, Mezopotamya ve Türkistan'da sadece "Pratik" okullar vardır. Çok eski bir zamanda bunlar bu şekilde bölündü... Ancak "felsefe", "teori" ve "pratik" ile ne kastettiğimi bilmiyorsun. Bu kelimeler genel bilinen anlamlardan farklı bir şekilde algılanmalıdır'." P.D. Ouspensky(1) |
Gurdjieff'in yukarıdaki sözlerini okuduğumda aklımda bazı şeyler geçmişti. Modern okültizm, on dokuzuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başlarında bazı iddialı ve kapsamlı akımların sonucunda ortaya çıkmıştı. Bir yandan H.P. Blavatsky önderliğinde Teosofi taraftarları Hint ve Tibet ezoterizmi öneriyordu, diğer taraftan bazı okültistler bu görüşe tepki olarak Batı Ezoterik Tradisyonundan söz ediyorlardı ve alternatif sistemlere gerek olmadığını iddia ediyorlardı. Bu mücadele devam ederken, inisiyasyonunu Bektaşi, Nakşibendi gibi Sufi tekkelerinde, şaman çadırlarında alan G.I. Gurdjieff sessizce kendi sistemini ortaya koyuyordu ve tamamen farklı bir akımdan söz ediyordu. "Farkındalık", "kendini bilme", "kendin üzerinde çalışma", "enneagram" gibi birçok kavramlar bu yine sistem çerçevesinde alışagelmemiş görüşleri ön plana çıkarıyordu. Gurdjieff'in yukarıdaki bu sözleri ise Mısır kökenli Majiyi, Hermetizmi ve simya üzerinde kurulu Batı Ezoterizmini ve Hint kökenli Yoga, Vedanta vs. üzerine kurulu Doğu Ezoterizmini karşı karşıya koyuyordu ve bunların dışında farklı bir Tradisyonun da bulunduğunu iddia ediyordu.
Aslında modern okültizm çelişkili ve yetersiz bir ifadedir. Okültizm kadim ve gizli bir konu değil mı? O halde nasıl modern olabilir? Gerçekten okült gizli anlamına gelir. Ayrıca şık bir sözcük değildir ve gün geçtikçe demode olmaktadır. Yurt dışında gittikçe yerine başka kelimeler almaya başladı. Ama ne yazık ki bazen yerine koyacak daha uygun bir kelime bulamıyoruz. Yine de konu itibarıyla özelliği gizlidir. Bu kendilerini imtiyazlı kişiler sanan belirli kimseler kıskançlıkla bilgiyi sadece kendilerine saklamalarından kaynaklanan bir gizlilik olarak algılanmamalı. Tabii ki bu da hiç de olmuyor değil, ama aslında gizlilik bizden kaynaklanır. Bir şeyi, hatta çok basit bir şeyi bile anlamadığımızda o bizim için örtülüdür, okülttür. Sezgi ve idraklerimiz berraklaştıkça okült bilgilere, okült şeylere ulaşırız, o kadar basit. Yine de bazı bilgi ve uygulamalara hazır olmadığımız için, onlara hazır olacağımız zamana dek elimizden uzak tutulur.
Asırlardır belirli okullarda bazı öğretiler gizli tutulmuştur. Bu okulların bazıları halen mevcuttur. Ancak bunların varlığını bilmek, nerede olduklarını ve ne öğrettiklerini öğrenmek için onlara inisiye olmak gerekir. Zamanımızda asırlardır gizli tutulan bazı öğretileri bir şekilde açığa çıkarmaya yönelik çabalar olmuştur. Aşağıda belirli ezoterik tradisyonların bünyesinde ortaya çıkan üç modern akımı anlatmaya çalıştık.
"Yolun kendisi olmadan yolu takip
edemezsin"
H.P. Blavatsky, Sessizliğin Sesi 32,(2) |
Helena Petrovna Blavatksy, 31
Temmuz 1831'de Ekaterinoslav, Ukranya'da doğdu. Bebekken
onu vaftiz eden rahibin kıyafeti mumlara deyerek tutuşmuştu ve kendisi kötü
bir şekilde yanmıştı. Bu sanki, ileri
ki yıllarda onun Hıristiyanlığa karşı
tepkisinin bir ön göstergesiydi. Ne de olsa ileride İtalya'da Garibaldi
saflarında erkek gibi dövüşüp, kendi deyimi ile "Papa taraftarlarını devirmeye" çalışacaktı.
Aristokrat Alman asıllı bir aileden Albay Peter
Hahn'in kızıydı. Öte alemlere temas göstergeleri daha çocuk yaşında başlamıştı.
O zamanlar bile arkadaşlarına fantastik öyküler anlatırmış ve bunlar bir
şekilde çocukların hayallerinde berrak bir şekilde canlanıverirmiş. 18 yaşında kendisinden çok daha yaşlı Erivan Vali yardımcısı
Nicephore Blavatsky ile evlendirildi. Bu vesile ile Blavatsky soyadını
aldı. Ancak evliği üç ay sürmüştü ve Blavatsky kocasını terk ederek İstanbul'a
kaçmıştı. Burada bir süre bir sirkte at üzerinde akrobasi yapmıştı, ancak atın
düşerek üzerine çökmesiyle ağır bir şekilde yaralanmıştı.
Mısıra giderken bulunduğu gemi infilak ederek batı, dört yüz yolcudan
Blavatsky'de dahil olmak üzere, sadece on yedi kişi kıyıya yüzerek canlarını kurtarabilmişti.
Blavatsky (veya müritlerince kısaca "HPB") bundan sonra genelde
akrabaları eşliğinde yıllar süren bir dünya turuna çıktı, Teksas,
Avrupa, Güney Amerika, Afrika ve Hindistan'a gitti. Yasak ülke Tibet'te girmek için
bir kaç teşebbüs olmuşsa da yetkililer tarafından geri çevrildi. O zamanki meşhur medyumlardan
D.D. Home yanında asistanlık hatta medyumluk yapmıştı. Ancak daha ilerde
ruhçu seanslara genelde aldatıcı elemental ve elementari varlıkların geldiğini, bu
tür çalışmaların bilinçsiz yapıldığında bir tür nekromansi
(cesetlerle yapılan fal ve kara büyü) olduğunu iddia etmişti. 1848 ve 1858 arasındaki sürede neler geçtiği konusunda fazla bilgi vermemiştir. Tibet'e girerek bazı Mahatmalar tarafından ders aldığını
ima eder. Mahatmalar Sanskritçe'de "yüce varlık" anlamına gelir.
Bu Mahatmaların reenkarnasyon zincirinin son halkasına varmış, çok uzun ömürlü, beden olarak kusursuz, kamil ve bilge kişiler olduğunu anlatmıştır.
Daha sonra Amerika'ya giderek vatandaş olur. Bu sıralarda Madame Blavatsky (başka bir lakabı) 110 kilo ağırlında, günde 200 el sarmış sigara içen, erkek gibi açık sözlü ve dinamik bir kişiydi. Gençliğindeki güzelliğini yitirmişti ama çekik mavi gözleri hala çok etkili ve manyetik olduğu söylenirdi ve bir şekilde istediğini yaptırırdı. 13 Eylül 1875 tarihinde New York'ta Albay Henry Steel Olcott ve William Quan Judge ile birlikte Teosofik Cemiyeti kurdu. Teosofi (Teos-Tanrı, Sofi=Bilgelik) Grekçe Tanrı Bilgeliği ve İlahi Hikmet anlamına gelir. Cemiyetin üç amacı vardır: 1) Evrensel insan kardeşliğini kurmak, 2) Kadim din, felsefe ve bilimleri araştırmak ve açıklamak, 3) Doğa kanunları araştırmak ve insan içinde potansiyel olarak yatan ilahi güçlerini geliştirmek.
1877 yılında "Isis Unveiled"(3) (Aşıkar edilmiş İsis) kitabını yayınlar. Bu kitap Viktorya çağı batıda adeta bir bomba etkisi yapmıştı ve çok sattı. İki cilt şeklinde 1500 sayfalık bu kitap, ruh ve evren sırlarını açıklamaya yönelik etkileyici ve yarı akademik bir stilde yazılmış bir eserdir. İnsan her fikre katılmazsa da, belki de en etkileyici yönü referans ve konuların zenginliğidir. İlk cildinin adı "Bilim" ve o günkü bilimin daha öğrenmesi gereken şeyler olduğu belirtmişti. Eski çağlarda doğa, metafizik ve beşeri sırları açıklayan çok ileri seviyede bir bilgi olduğunu, insan tarihinin sanıldığından çok daha eski olduğunu anlatır ve kanıtlar ortaya koyar. İkinci cildin adı ise "Din", bu kitapta HPB o günkü din anlayışını eleştirir. Özellikle Hıristiyanlık ve Yahudilik ağır eleştirilere maruz kalır. Bunlara karşın kadim felsefe ve inançların daha ileri olduğunu ortaya koyar. Doğu dinleri özellikleri Hint-Aryan kökenli Sanskritçe eserlerin önemini vurgular ve savunur. Uzak Doğuda bazı ezoterik ve inisiyatik okulların varlığından söz eder.
HPB'nin ikinci önemli eseri ve başyapıtı
1888 yayınlanan "The Secret Doctrine"(4) (Gizli
Doktrin) idi. Bu kitap da yaklaşık 1800 sayfalıktır. İki cilt olarak
yayınlanmıştır. Ancak HPB'nin 1891 yılında ölümünden dolayı tamamlanmıştır.
Daha sonra HPB'nin yazılarından yeni ciltler basıldıysa da, özellikle yeni
başkan Annie Besant'a karşı olan William Q. Judge fraksiyonu tarafından fazla
itibar görmemiştir. Gizli Doktrin'in ilk cildi "Cosmogenesis",
evrenin yaratılışı, yapısı ve arkasındaki kozmik yasaları anlatmakta,
ikinci cildi "Anthropogenesis" insan ırkının devinimleri, yedi kök
ırk ve yedi alt kök ırklar, Lemuria (Mu) ve Atlantis gibi kayıp uygarlıklar,
reenkarnasyon ile insanların ruhsal ve psişik tekamülü vs. anlatmakta. Kitabın
tamamı Dyzan Stanzaları diye adı geçen kısa ve kadim bir kutsal metnin satır
satır açıklanmasıdır. Bu kitap, Gizli Doktrin'in birçok kaynak eserleri gibi dünya
literatüründe bilinmeyen kitaplar arasında. Üstelik Senzar diye kayıp bir
dilde yazıldığı iddia edilmekte. Son zamanlarda HPB'nin bazı esrarengiz kaynak eserleri
bulunmuştur. Bunların haricinde Gizli Doktrini
50 bin kitabı kaynak olarak göstermekte ve oldukça karmaşık ve zor anlaşılan
bir eserdir. Anlayabilmek için birçok Sanskritçe kelimeyi öğrenmek,ve klasik
eserler ve felsefe konusunda biraz eğitimli olmakta yarar vardır.
HPB'nin yakınları, örneğin Albay Olcott, eserlerini yazarken boşluğa baktığını ve sanki bir televizyon ekranına bakarak yanında olmayan kitapların sayfalarına girip alıntı alabildiğini, Mahatmalardan telepatik bilgi ve destek aldığını aktarmışlardır. Bazı ender kitaplar, örneğin sadece Vatikan'de bulunan el yazmaları dahi bu yolla aktardığı söylenir.
Teosofik harekatı kısa sürede
100 bine yakın taraftar toplamıştı. Daha sonra Blavatsky Teosofik Cemiyetin
merkezini Hindistan'da Adyar'a taşımıştı ve Batılılar yanında kendisine
Hint taraftar da toplamaya başladı. Daha da fazla taraftar toplama çabasında
HPB mucizeler yaratıyordu. Bir el hareketiyle elinde kelebek uçuşuyor,
zil
sesleri duyuluyor, Mahatmalardan mektuplar tavandan düşüyordu vs.. Zaman
zaman hile yaptığı fikri Londra bazlı Psişik Araştırma Cemiyetinin (S.R.R
- Society of Psychical Research) menfi raporundan sonra Teosofiye büyük bir
darbe olmuştur. Ama harekatı yavaşlatsa da durduramamıştır.
HPB'nin ölümünden sonra Teosofi Cemiyetinin gelişmesi olaylı olarak devam etmiştir. Judge ve Olcott-Besant altında iki fraksiyona ayrıldı. Olcottt'un ölümünden sonra, bir Anglikan rahipken Teosofiye geçiş yapan Charles Webster Leadbeater ve önceden bir sosyal reformcu olan Annie Besant, düşünce formları, çakralar, avra, astral plan gibi ilginç bazı konular üzerinde eserler yayınladılar. Bu arada Co-masonluk ve Liberal Katolik kilise gibi örgütleri heteredoks şemsiyeleri altına aldılar. Bir durugörür olarak ün salmış Leadbeater, Krishnamurti adında bir genci keşfederek gelecekteki Dünya Öğretmeni olacağını beyan etmişti. Teosofik Cemiyetinin himayesinde yetişen Krishnamurti vakti gelince, Teosofi ile bütün bağlarını kopararak bağımsız bir düşünür olarak yola koyulmuştu. Tabii ki bu Teosofi için büyük bir fiyasko olmuştu. Bu arada Krishnamurti dünyaca ün kazanır ve eserleri Türkçe dahil birçok dile çevrilir. Belki de durum biraz farklı olsaydı, Krishnamurti gerçekten Teosofiyi dirilten güç olurdu. Ancak Teosofi giderek kurumsallaştı, öğretileri çağa uyum sağlayamadı ve HPB sayesinde Viktorya devrinin değerlerini yansıtıyordu, pratik çalışmalar yerine felsefi tartışmalar ön planda tutuluyordu. Bu durum Krishnamurti'yi isyana zorladı. Krishnamurti felsefesini Gurdjieff gibi farkındalık üzerine kurmuştu. Bu farkındalık anlayışı ile Teosofinin okült bilgeleri bir araya gelseydi günümüzün insanına hitap eden dinamik bir sistem oluşabilirdi.
Bütün bu pürüzlerine rağmen, Teosofinin modern okültizme büyük katkıları olmuştur. İdealist bir yaklaşımla bir dünya kardeşliğini kurmak için büyük çaba harcamıştır. Özellikle New Age harekatı bütün o parlak fikirlerini Teosofiye borçludur. Hatta, Teosofik edebiyatı karıştırırsanız göreceksiniz ki, Teosofistler yüz küsur yıl önce aynı konularda köklü bilgilere danışmayan New Age yazarlarından çok daha kapsamlı ve aydınlatıcı bilgiler aktarmışlardır. Teosofinin temel eserleri halen okumaya değer ve ortaya koyduğu gerçekler zamanının çok ötesindeydi.
|
"Kendini bilme konusunda kısaca durum şöyledir: yapabilmek için bilmen gerekir. Ancak bilmek için önceden nasıl bilindiğini öğrenmen gerekir. Bunu da tek başımıza öğrenemeyiz." G. I. Gurdjieff |
George Ivanovitch Gurdjieff 1866 yılında
Kafkasya'da
fakir Rum
bir babadan ve Ermeni bir anadan doğmuştu, çocukluğu Kars'ta geçmişti ve
1949 yılında Paris'te dünyaca ünlü bir öğretmen olarak vefat etmişti. Gurdjieff sistemini kurmadan
önce bir gezgin olarak Hindistan, Tibet,
Orta Asya, Anadolu, Orta-Doğu ve Mısır'da hayatın
sırlarını öğrenmek üzere 20 yıllık bir arayış yolculuğuna çıkmıştı.
Hayat hikayesini içeren "Olağan Üstü İnsanlarla Görüşmeler"(5)
kitabında başından geçen bazı fantastik olayları anlatmıştır. Bazı
taraftarları bu olayları mecazi olarak alınması
gerektiğini aktarmışlardır. Örneğin, Mısırın kumlar öncesi kadim
haritasının eline geçtiğini ve bununla Mısır'da keşifler yaptığını,
at üstünde gözleri bağlı olarak getirildiği Pamir dağlarında varlığı
saklanan kadim ezoterik bir merkeze girdiğini, Gobi çöllerinde kayıp
bir uygarlığın kalıntılarını bulmaya çalışan başarısız bir keşif
ekibine katıldığını anlatıyor. Ayrıca, bu gezileri sırasında
bazı kadim ezoterik okullara girdiğini iddia etmişti. Anlattığına göre bu arayışta yalnız değildi ve
kendilerine "Hakikati Arayanlar" diyen bir grubun bir üyesiymiş. Bu
grubun amacı çeşitli kadim öğretilerden bilgi kırıntıları toplamaktı,
Gurdjieff'in deyimiyle "Okullardan söz etmişken, sadece özel okullar
vardır,
genel okullar yoktur. Her guru veya öğretmen kendi konusunda uzmandır,
örneğin biri
astronomdur, diğeri heykeltıraş, üçüncüsü ise müzisyendir. Her bir öğrenci
ilk başta onun uzman olduğu konuyu öğrenmelidir, daha sonra başka bir konu
vs.. Her şeyi öğrenmek bin yıl sürer... Ben yalnız değildim. Aramızda
bir çok uzman vardır. Herkes kendi özel konusunda eğitim gördü. Daha sonra
bir araya geldiğimizde öğrendiklerimizi bir araya koyduk."(1)
Gurdjieff 1913 yılında Taşkent'ten Moskova'ya taşınır ve etrafına birkaç
mürit toplayarak ezoterik okullunu kurar.
1915 yılında, Ouspensky, Gurdjieff'le tanıştığında Rusya, Birinci Dünya Savaşına girmek üzereydi. Dokuz yıllık beraberlikleri olaylı geçmişti. Rusya'da Ekim devrimi Bolşevikleri iktidara getirmişti ve Gurdjieff müritleri ile birlikte ülkeden kaçarak birçok Beyaz Rus gibi İstanbul'a göçmüşlerdi. Bir süre sonra Batıya iltica ederek 1922 yılında Fransa'da okulunu kurdu ( Prieuré, Fontainebleau-Avon'da Institute for the Harmonious Development of Man). Bütün bu olayları Ouspensky "Mucizeler Peşinde Bir Arayış, Bilinmeyen bir Öğretinin Parçaları"(1) kitabında aktarmıştı.
Kısaca "Dördüncü Yol" veya "İnsanın
Ahenkli Gelişimi" diye tanımlayabileceğimiz Gurdjieff sistemini ayrıntılı
olarak incelemek konumuzu aşar. Esas teması insan yaşamın aslında bir uyku
halinde geçtiğidir. Uyanmak için özel içsel çalışmaya girmesi gerekir.
Sonucunda insan farkındalık ve daha yüksek bir şuur düzeyine ulaşır. Bunu
sağlamak üzere felsefi ve psikolojik seminerler dışında, bazı özel
hareketler ve danslar uygulanır. Aklın normal seyrini bozmak, farklı şuur
hallerini uyandırmak için çeşitli yöntemler de kullanılır.
Bu esrarengiz adam etrafındaki insanlar üzerine güçlü bir etki bırakmıştır. Öğretileri dolaylı ve dolaysız bir şekilde yirminci asır üzerine derin bir iz bırakmıştır. Birçok Batılının Sufizmi anlamasına ve benimsemesine yol açmıştır. Gurdjieff'in Modern okültizmdeki yeri bir sır açıklayıcısı olarak yaşayacaktır. Muhtemelen Gurdjieff bütün bildiklerini aktarmadı, sistemi kısmen kendisinin akıl ürünüydü. Hipnotizma ve magnetizma konusunda uzmandı, şifa gücü vardı ancak bunları dikkatlice gizlerdi. Gurdjieff bir katalizördü, bir üstad olarak asıl misyonu insanlarda dönüşüm yaratmaktı. Batıda bir çok tanınmış aydın, yazar ve düşünürü çekmişti.
Asıl öğretileri sözlüdür ve öğretmen öğrenci, mürşid mürit ilişkisine dayanır. Yazılı eserleri üç seri şeklinde yayınlanmıştır: Bunları bazı dizilere bölmüştü: İlk dizi "Beelzebub'un Torununa anlattığı Masallar", bin sayfaya aşkın fantastik bir felsefi romandır. İkinci dizi "Olağandışı İnsanlarla Görüşmeler"(5) ise Gudjieff'in yaşam öyküsüdür. Üçüncü dizi ise "Yaşam Sadece Gerçek Olduğum Sürece Gerçektir" adlı eserlerdir. Ayrıca müritleri tarafından bir araya getirilen sözlerinden "Gerçek Yaşamdan Görüntüler" (Views from the Real World). Bunun dışında "Gelecek İyiliğin Habercisi" adında kısa bir eserlerini tanıtan bir kitabı vardır. Gurdjieff'in öğretileri dünyanın çeşitli merkezlerinde özel olarak yetiştirdiği kişiler tarafında halen yürütülmektedir. Eserleri arasında bir bale, 250 kutsal dans veya hareket, öğrencisi Thomas Alexandrovitch de Hartmann (18861956) ile birlikte bestelenmiş iki yüz piyano eseri vardır.
"Birçok kişi sanır ki Doğu, okültizmin
yegane mekanıdır. Ancak bunun gerçekle hiç bir ilgisi yoktur. Her ırkın
bir azınlığa açıklanan ve halktan gizlenen geleneksel korunmuş bir bilgeliği vardır.
Batı Tradisyonumuzun da kökenleri Mısır'a iner, bunun dışında
Keldani, Grek ve Nordik geleneklerinden de beslenmiştir, kabalistler ve
simyagerler aracılığı ile günümüze ulaşmıştır ve halen ayakta ve
diridir.
"Her ne kadar tuhaf olsa da, Doğu Tradisyon yöntem ve terminolojisi genelde bizce daha çok tanınır. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi Batı Tradisyonu her zaman metotları açısından son derece gizli ve korunmalı olmuştur ve halen böyledir. Bu uygulamanın yanlış veya doğru oluşu bir tartışma konusudur. Okültizm de sır konusunda lehte ve aleyhte söylenecek çok şey vardır. İkinci nedeni de metotları ve kontakları Doğulu olan Teosofik Cemiyetinin 50 yıllık aktif propagandada bulunmuştur (bu kitap 1925-30'larda yazıldı). "Makul bir şekilde sorulabilir ki, eğer Avrupa'da faal bir ezoterik tradisyonu varsa, neden Teosofik Cemiyetinin kurucusu Madame Blavatsky, üstatlarını Doğuda arayacağına, inisiyasyonunu bu okullardan almadı. Bunun açıklaması basit etnolojik bir nedene dayanır. Eski bir deyime göre Ruslar batılıların en doğuluları değil, doğuluların en batılılarıdır. Madame Blavatsky'nin portrelerine bakıldığında Tatar kanını görmek mümkün ve ruhsal arayışının Asya Işığında olması konusu daha net anlaşılır" Dion Fortune, Sane Occultism(6) |
Teosofi on dokuzuncu yılların sonlarında
çok sayıda taraftar toplamıştı ve özellikle Avrupalı ve Amerikan şehirlerde
merkezler oluştu. Ancak, Teosofisitler Blavatsky'nin yarı akademik stilinden
uzaklaşarak fantastik iddialar ortaya atmaya başladılar, özellikle
Mahatmalar konusunda. Ayrıca Leadbeater Teosofiyi adeta yeni
bir dine çevirmeye çalışıyordu. Bu arada H.P Blavatsky'nin Doğu yöntemlere giderek ağırlık
vermesi, Batı okültizmin bazı kalelerini küçümsemesi
ve bazen de açıkça aşağılaması,
Batı'da bazı okültistleri rahatsız etmişti. Teosofi'nin fazla taraftar çekmesi
okült atmosferin giderek şarklaşması da onları rahatsız etmeye başladı. Bu rahatsızlık Teosofi içerisinde
de duyuldu. Rudolph Steiner bir süre Teosofi Cemiyetinin Alman Şubesini yönetmişti. Ancak,
Teosofiyi terk ederek Antroposofi (Antropos=insan, dolayısıyla
İnsan Bilgeliği) Cemiyetini kurmuştu. Rudolph Steiner Gizli Doktrini çağımızın
en önemli kitabı olarak kabul ettiği halde (kendi eserleri dışında)
Teosofi ile ilgili diğer şeyleri reddetmişti.
Rudolph Steiner'ın durugörü iddiaları
Leadbeater'e rakip olarak görülebilir ve hatta aşmıştır (akaşik kayıtlara*
girip okült bilgilere direkt ulaşabilme gibi). Bunun yanı sıra
oldukça kabarık ve kapsamlı okült literatür türetmişti. Öğretileri, her ne kadar
Teosofideki birçok temel öğeleri paylaşsa da, Batı Ezoterik Tradisyonuna bağlıdır.
Mistik bir görüşe ağırlıklı erdem ve etik değer ön
plandadır.
Ayrıca Steiner madde ve ruh, bilim ve okültizm, metafizik ve felsefe arasında
köprü kurmaya çalıştı. En soyut kavramlara somut bir ifade vermeye çalıştı.
Zaman zaman yazıları ağır ve sıkıcı gelebilir, zaman zaman da aydınlatıcı
ve son derece yalın gerçekleri gözlerimiz önüne serer. Dikkatlice okunduğunda
bir çok önemli içsel temel esası bütün ayrıntılarıyla ortaya koyduğu görülür.
Öğretileri pratik yöntemler içermektedir. Özellikle içsel
dönüşüm ve inisiyasyon, durugörü geliştirme ve ruhsal alemlerle temas
kurma üzerinde yoğunlaşmıştır. Bunun haricinde Rudolph Steiner hemen hemen
her konuda yazmıştır. Ruhsal pedagoji çalışmalarıyla Waldorf eğitim
sistemi yaratmıştı. Yeni bir mimari tarz, sosyal gelişme yöntemi, biyo-dinamik
doğal tarım yöntemi, doğal tıbbi terapi metotları, ruhsal şifa, dans
hareketleri gibi sayısız konuda yenilik ve gelişme yapmıştır.
Bu arada belirtmek gerekir ki, daha
Blavatsky sahneye çıkmadan önce, Batı'da özellikle Fransa'da, bazı okültistler
ezoterik bilgileri halka sunma provasını yapıyorlardı. Aslında bu pek de yine bir girişim sayılmaz, daha eski çağlarda Paraselsus ve Agrippa gibi birçok
kişi, Batı Ezoterizmin temel esaslarını yalın bir dille açıklıyorlardı.
Diğer yandan, bir çok şifreli simya kitabı ortalıkta dolaşıyordu. On
Dokuzuncu asırdan önceye inmek bu kısa yazımızın kapsamını aşar, daha yakın
zamanlarda 1801 tarihinde İngiliz Francis Barret, "Magus, Komple bir Okült
Felsefe Sistemi olarak Semavi Bilgilenme Yöntemi"(7) adında bir kitap yayınladı.
Bu kitap yazarın çizdiği cin ve ifrit resimleri, Agrippa ve çeşitli
Grimoire (büyü reçeteler içeren orta çağ kitapları) alıntılar içerir.
Konu olarak doğal maji bilimi (otlar, taşlar vs.), simya ve
Hermetik
felsefe, insanoğlunun yaratılışı ve düşüşü, astroloji ve tılsım
majisi, manyetizm, kabalistik ve ritüel maji, varlıkların görevleri, çağrı ve celp usulleri,
önemli filozoflar, majisyenlerin yaşamları bölümleri içeriyor.
Ünlü Fransız okültist, kabalist ve majisyen Eliphas Levi Zahed (asıl adı Alphonse Louis Constant'ın İbranice'ye çevrilişi). 1810 tarihinde Paris'te doğdu. Din eğitimi görerek genç yaşta Katolik kilisesine ters düşen doktrinler öğrettiği için rahiplikten kovulmuştu. 1839 yılında sosyalist bir dini lanse eden Ganneau'ın etkisi ile "Özgürlük İncili" adında bir broşür yayınladı ve bundan dolayı 6 ay hapiste yattı. 16 yaşında bir kadınla başarısız bir evlilikten sonra Levi kendini tamamen maji, kabala ve Hermetik etütlerine verdi. 1855 yılında Transandantal Maji Doktrini(8), 1856 yılında Transandantal Maji Ritüeli(8), 1861 yılında Maji Tarihi(9), 1861 yılında Yüce Misterlerin Anahtarı, 1864 yılında Masallar ve Semboller vs. yayınladı. Spence'e göre "Levi'nin okült bilimler konusunda bilgisi önemli ölçüde hayal gücüne borçlu ve eserlerini okurken insan genellemeleri ve hipotezleri acele kabul etmeme konusunda dikkat etmelidir."(10) Bu görüş oldukça yaygındır, Eliphas Levi kendisi de başarısız ve genelde alay edilen bir majikal evokasyon (çağrı) çalışmasında şuurunun değiştiğini ve birçok konularda bilgilerin kendiliğinden aktığını iddia etmişti. Buna rağmen, Eliphas Levi'nin eserlerinde birçok ezoterik ve okült konuya açık ve anlamlı açıklamalar getirmiştir, felsefi ve edebi değerler katmıştır. Özellikler maji ve diğer metafizik mekanizmalara akla yatkın izahlar getirmiştir. Çağına önemli bir etkisi olmuştur. Batı ezoterizmin etrafındaki sır perdelerini açma konusunda tam başarı sağlamamışsa da, en azında deneme cesaretini göstermiştir.
Eliphas Levi'ye göre majinin üç unsur
vardır. 1) irade gücü, 2) astral ışık ve 3) tekabül. Bu üçlüye ileride
Altın Şafak Cemiyeti dördüncü bir unsur olarak imgelemeye katacaklardı. İrade
en önemli unsurdur. Örneğin, Levi'ye göre büyücülerin karmaşık ve bazen
de son derece saçma reçeteleri iradelerini belli bir konu üzerinde yoğunlaştırma
görevini görür. Astral ışık, Anton Mesmer tarafından ortaya atılan
iradeyi hedefine götüren suptil manyetik alandır. Tekabül ise farklı şeyleri
birbirine bağlayan suptil bağlardır. Bunlar genelde astrolojiktir. Yani
belirli bir ot, tütsü, taş belirli bir gezegene bağlıdır. Dolayısıyla,
belirli bir gezegenin etkisinden faydalanmak için, o gezegene bağlı tütsü,
renk vs. kullanılır. Bu tabi ki yine bir bilgi değildir ve binlerce yıldır
açık veya kapalı bir şekilde dile getirilmiştir, özellikle Aggripa ve
Paracelsus'un eserlerinde.
Teosofiye girip çıkan kişiler arasında Anna Kingsford zamanında kadın hakları için mücadele eden bir feministi. Ayrıca hayvan hakları ve vejetaryenlik uğruna hırslı bir kampanya yürütüyordu. Kalem arkadaşı Edward Maitland ile birlikte zamanında çok beğeni kazanan Batı Ezoterik temalı bir kaç eser yazdılar. Hayranları arasında W.W. Westcott ve S.L. MacGegor Mathers, Kingsford'un kurmuş olduğu Hermetik Cemiyette (Hermetic Society) konuşmacı olarak iştirak ediyorlardı. Bu kişiler daha sonra kendi cemiyetlerini kuracaklardı, kadınların da dahil olabileceği ezoterik inisiyatik bir cemiyet. S.L. MacGegor Mathers Kingsford'a hayranlığını başyapıtı "Kabbalah Unveiled"i ona hitapta bulunarak ve yaşam boyu eşi Moina ile birlikte vejetaryen olarak yaşamlarını sürdürmekle gösterecekti.
"Maji batının yogasıdır"
Dion Fortune, The Mystical Qabbalah |
1891 yılında, H.P. Blavasky'nin ölümünden
sonra yayınlanan "Teosofi Sözlüğü"nün (11),
o zamanın tanınmış Gnostizm ve Hermetizm araştırmacılarından Teosofist
G.R.S. Mead'in önsüzü şöyle yazıyor. "Kabala, Gülü Haç veya
Hermetik Doktrinlerinde bulunan kelimelerinin açıklanması HPB'nin özel ricasıyla
Bro. W.W. Westcott, M.B., P.M. ve P.Z., Rosicrucian (Gül Haç) Genel
Sekreteri,
Hermetic Order of the G.D. (Altın Şafak Hermetik Cemiyeti) Başkanı tarafından
yazılmıştır ve (w.w.w.) olarak işaretlenmiştir." HPB'nin son yıllarında
batı kökenli bu ezoterik cemiyetlerle nasıl bir irtibatı olduğu tam olarak
bilinmiyor. Ancak Sözlüğünde ona yer verecek kadar itibar göstermişti. Eğer
bir kaç yıl daha yaşasaydı nasıl gelişmeler olacağı bilinmiyor, çünkü
son günlerinde Altın Şafak cemiyetinin kurucuları ile yakın ilişkiler içindeydi.
W.W. Wescott Teosofik cemiyetinde konuşmalar yapıyordu ve birçok HOGD (Golden
Dawn/Altın Şafak) üyesi gibi Teosofinin ezoterik bölümünde bulunmuştu.
HPB tarafından kurulan bu ezoterik bölüm Teosofinin iç çemberiydi.
Peki kimdi bu Wescott? Söz edilen bu
ezoterik cemiyetler neydi? Tabii ki, yukarıda Dion Fortune'nun açıkladığı
gibi Batı Ezoterik Tradisyonu varlığını pek açıkta sürdürmemişti.
Bunun başlıca sebebi kilise tarafından hoş görülmemesidir. Kilise her zaman
ruhsal konular üzerinde bir tekel kurmaya çalışmıştır. Okült çalışmaların
kökeni Hıristiyanlıktan öncedir, bunun dışında inisiyatik öğretileri
her zaman gizli sürdürülmüştür, çünkü her şeyden önce sözlü aktarılır,
kişiye özel bir şeydir, tiyatro değil. Ayrıca içerdiği bilgilerin ayağa
düşmemesi, anlamayan kişiler tarafından hor görülüp aşağılanmaması diye
gizlilik kullanılmıştır. Aşağıda Christien Rosenkreutz efsanesinde bu açıkça
ifade edilmiştir. Yine de okült adeptlerin (üstadlar)
her zaman insanları bir şekilde aydınlatmak için bir başeser bıraktıkları söylenir. Böylece gizli öğretiler
yavaş yavaş yüzeye çıkar, veya en azından yeni adaylara yol gösterilir. Bu faaliyetlerinden dolayı bu adeptlere karşı
bazen sert önlemler uygulanmıştır. Agrippa enkizasyonun eline düşmemek için
yaşamını şehirden şehre göç ederek geçirmiştir. Giorduno Bruno o kadar
şanlı değildi ve ısrarlı bir şekilde ağzını kapalı tutmadığı için,
Katolik "kutsal" engizasyona meydan okuduğu için, diri diri yakılmıştı.
Yakın tarihte Batı Ezoterik Tradisyonunun en ünlü Ezoterik Majikal cemiyeti, Altın Şafak Hermetik Cemiyeti, 1887 yılında Dr. William Wynn Wescott, Dr. Wiiliam Woodman ve Samel Liddell Mathers tarafından kuruldu. Societas Rosicruciana in Anglia (İngiliz Gülü Haç, kısaca SRIA) cemiyeti bünyesinde ortaya çıkmıştı. Her iki cemiyet Gül Haç geleneğini takip etmekteydi. Masonlukla herhangi ilişkim olmamakla beraber, elimdeki kaynaklara göre İskoç Framason derecelerinde Rose-Croix of Heredom diye adlandırılan 18 dereceli bir rit bulunmaktadır. Ancak Gül Haçla ilgili Fama Fraternitas manifestosu 1617 yılında yayımlandı, yani Framasonluğun 1717 yılında kuruluşundan tam yüz yıl önce. Bu broşür cemiyetinin kuruluşunu on dördüncü asra dek getiriyordu. Bilindiği gibi spekültif masonluk kurulduğunda çeşitli ezoterik cemiyetlerin ritleri de bünyesine ilave edildi. Ancak menşei ve içerik olarak her iki cemiyet farklıdır. Fama Faternitas bazı ezoterik cemiyetlere ilham olmuştur, bir çok Gül Haç cemiyetleri türemiştir, ancak hiç bir cemiyet kökeninin gerçekten hakiki Gül Haça dayandığını kanıtlayamamıştır veya en azından böyle kanıt varsa açılamamıştır. Ancak literatürde ve söylentilerde adı geçmeyen ve kendilerini titizlikle saklı tutan cemiyetler de vardır.
Avrupa'da 17. asırda kaynak ve isim göstermeden
yayınlanan Fama Fraternitas Broşürüne göre,
cemiyetin Kurucusu Christien Rosenkreutz adında bir Almandı. Bu durumda ya
cemiyet adını kurucusundan aldı, ya da cemiyetin adı takma
ad için kullanılmıştır (R.C. =Rosy Cross, Gülhaç). Rosenkreutz veya kısaca R.C. on dördüncü yüzyıllarında genç yaşta yetim kalarak bir manastırda yetişmiş, orada iyi bir eğitim
alarak Latince ve Grekçe öğrenmiştir. 15 yaşında Kudüs'teki kutsal emanetlere ziyaret etmek üzere
bir rahip arkadaşı ile yola çıkmıştı. Ancak arkadaşı Kıbrıs'ta vefat
edince tek başına Şam'a gitmişti ve orada tıp ve şifa konusundaki ustalığından dolayı Türkler
tarafından dost edinmişti. Onlardan Damkar adında esrarengiz
bir yerde ezoterik ve majikal konularında bilgeli üstatların yönettiği
bir okulun bulunduğunu işitmiş. Kudüs'e
haca gitmekten vazgeçerek Damkar'a gitmeye karar
verir ve on altı yaşında bunu başarır. Damkar'a geldiğinde bu okulun üstatları kendisini uzun süredir beklediğini söylemişler ve önceki yaşamı
konusunda bilgi vermişler. Bu okulda 3 yıl boyunca okült bilimleri öğrenmiş ve M adında
esrarengiz bir kitabı Arapça'dan Latince'ye çevirmiş. Bundan sonra Mısır'a
ve daha sonra Fas'a gitmiş. Fas'ta 2 yıl kalarak başka üstatlardan elemental
varlıkları çağırmaya ve hükmetmeye, ayrıca "İslami Kabalayı" öğrenmiş.
Bu konuda daha ayrıntılı bilgi için Sitemizde Gül Haç
Cemiyetinin İslami Menşei yazısına bakınız. Ayrıca bu yazının İnternet
ortamında yegane İngilizce'si sadece bizim sitemizde bulunur.
R.C.'nin bundan sonraki durağı İspanya.
İlk işi üniversitelere giderek o zamanki akademisiyenlere öğrendiği harika
bilgileri paylaşmaya çalışmış ancak onunla alay etmişler. Başka ülkelere
de giderek aynı şeyi denediyse de kimse bildiklerinin değerini idrak edememiş.
Bundan sonra R.C. büyük bir hayal kırıklığı ile Almanya'ya dönmüş ve
beş yıl inzivaya çekilmiş. Bu sürede bildiklerini yazmaya başlamış ve 5
yıllık sürenin sonunda birileri ile bilgisini paylaşma ihtiyacını duymuş
ve yavaş yavaş etrafında Gül Haç (Rose Croix, Rossy Cross, vs.) Kardeşliği oluşturacak
müritler toplamış, mabetlerini inşa etmişler, yeni inisiyeler almışlar ve
çeşitli ülkelere misyon göndermişler. Korudukları bilgiler arasında
simyanın sırrı filozof taşının imalı, metallerin dönüşümü, özel
majikal bir dil, insanlar arasında istediklerinde görünmeden dolaşabilme sırrı,
okült bilgeliklerini aktaran büyük bir sözlük. Uzun ömrün sırlarından
yararlanıp 150 yaşına gelen Rosenkreutz'in ölümü yaşlılıktan değil,
fakat yaşamdan sıkıldığı için ölmüş ve öldükten sonra
mabedin yanında gizli bir yere gömülmüştü. Aradan 120 yıl geçtikten sonra büyüyen
kardeşliğin üyeleri binada tadilat ve genişletme çalışmalarında
bulunurken R.C.'nin mezar odasını bulmuşlar. Burada R.C.'nin cesedi herhangi
bir çürüme belirtisi göstermeden yatıyormuş. Üzerinde gizli tutulan bir yöntemle
sürekli yanan bir ışık varmış ve başka harika aletler varmış. Elinde
esrarengiz T kitabı varmış. Bunun üzerine kardeşlik halka daha çok açılarak,
daha çok üye kazanmaya karar verir ve Fama Fraternitas manifestosu ve broşürü
yayarlar. Dünyanın durumundan endişe duyduklarını ve genel bir reformun
gerekli olduğunu belirtirler. Kardeşliği katılmak isteyen aydın kişilerin
bir şekilde kendilerini beyan etmelerini, uygun kişilerin kardeşliğe dahil
edileceklerini belirtirler. Bu sıralarda bir çok kişi başvurur ancak bilindiği
kadarıyla hiç bir tepki gelmez, veya gelirse de temas kurulan kişiler bundan
söz etmezler. Ancak broşürün etkisi yüzyıllardır sürer.
Birçok Gül Haç cemiyeti kurulur. Çoğunun kökeni bellidir ve Gül Haç ile herhangi bir ilgileri yoktur. Buna
rağmen, özellikle simya çevrelerinde bu tarihlere rastlanan belirli bazı Gül
Haç belirtileri görmek mümkündür. Daha sonra, Sabatay Sevi Kabalasından
etkilenen ve bir Gül Haç kuruluşu olan Asya Kardeşleri gibi bazı ilginç
hareketler ortaya çıkmıştı. Asya Kardeşleri birçok Avrupa şehriyle
birlikte İzmir ve İspahan gibi şehirlerde de toplanıyorlardı ve üyeleri
arasında Türk ve acemleri alıyorlardı. Asya Kardeşlerinin Altın Şafak
Cemiyetinin köklerinden biri olduğu konusunda bazı kanıtlar olduğu söylenir.
Bunun haricinde bazıları günümüze dek devam eden birçok Gül Haç
Cemiyeti, bu çok karmaşık bir konudur ve belki bu konuda ileride bir yazı
yayınlarız.
İngiliz Gül Haç Cemiyeti, S.R.I.A.'nın kurucusu Robert Wentworth Little (1840-1878), 1865 yılında Framason arşivlerinde bazı el yazmaları bulduğu söylenir. Bu el yazmaları efsanevi Gül Haç cemiyetlerinden birinin inisiyasyon ritüellerini içeriyormuş. Bunun üzerine kendisi hermetik bilimler, simya ve ezoterizm ile ilgilenen yüksek dereceli masonların bir araya gelebileceği bu cemiyeti kurmuştu. Bazı yine bulgulara göre Little, arkadaşı Framason Hughan ile Edinburgh kentinde Anthony O'Neal Haye tarafından bir İskoçyalı Gül Haç cemiyetine inisiye olmuşlardı (12). Bu cemiyet konusunda fazla şey bilinmiyor ancak sonradan Societas Rosicrucaina in Scotia isimini almış. Bu arada, benzeri cemiyetler çeşitli şehirlerde türemişti, örneğin Societas Rosicruicana in Boston gibi.
Üyelerinden Kenneth H. MacKenzie
kapsamlı "Masonik Ansiklopedi"nin (Royal Masonic Cyclopaeida) yazarıydı. Onu bilinmeyen
konulara iten ölüm sonrası ile ilgili geçirdiği bir
deneyimdi. Arkadaşı Buckley ile bir anlaşma yapmıştı, kim önce ölürse
arkadaşına gözükecekti. Böylece ölüm ötesi yaşamın olup olmadığını diğer
arkadaşına açıklayacaktı. Buckley 30 yaşında ölmüştü. Kısa bir
süre sonra ölümünden haberi olmayan MacKenzie'nin önünde kendisine anlamlı
bir şekilde bakan arkadaşının suretini aniden gözükmüş ve bir süre
sonra esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolmuş. Daha önce bir agnostik
olan MaKenzie kendini doğa-üstü ve okült konuları araştırmaya koymuş. Mükemmel
Fransızca ve Almanca'ya sahip MacKenzie, Fransa'ya giderek Eliphas Levi'den ders
almış. Daha sonra Avustralyalı Kont Apponyi tarafından Gül Haç
inisiyasyonlarını aldığı kaydedilmektedir. G.D.'nin (Altın Şafak Hermetik
Cemiyeti) kurulmasına neden olan el yazmasının ondan kaynaklandığı
konusunda güçlü bir varsayım vardır.
MacKenzie'nin ölümünde arkadaşı okültist
ve durugörür Frederick Hockley kitaplarının bir kısmını devralmıştı. Hockley bir çok ezoterik ve okült kitap toplamıştı ve 1885'te öldüğünde
bazı evraklarını MacKenzie'nin yakın dostu rahip A.F. Woodford'a bırakmıştı.
Bunların arasında baştan sona şifreli garip bir Gül Haç el yazması
vardı. Bu el yazmayı Woodford üyesi olduğu SRIA'nın başkanı W.W.
Westcott'a vermişti. Wescott el yazmasındaki şifreyi hemen tanımıştı. Bu Rahip Johann Trithemius'ün eseri Polygraphia'da verilen gizli bir şifreydi ve
Mather'in yardımıyla çözüp kağıda döktüler. Bu el yazma bazı Gül Haç ve
kabalistik ritüeller ve bilgiler açıklıyordu. Ayrıca majikal ismi Sapiens Dominabitur
Astris veya Soror S.D.A. olan Anna Sprengel adında bir bayan Gül Haç adepti (üstadı)
tarafından yazılmış, Almanya'da Nuremburg veya Stuttgart adresi bir mektup
vardı. W.W. Westcott bu beyana mektup yazmıştı ve karşılıklı görüşmeler
sonucu Londra'da Alman ana loca Die Goldene Dämmerung'den az çok bağımsız
Isis Urania Mabedi kurma yetki belgesini (charter) aldınığını iddia etti.
Bu arada el yazmasında verilen ritüel ve bilgileri temel alarak Mathers'e yeni
inisiyasyon ritüeller yazma görevini verdi. Westcott ve Mathers geniş
bilgilerine dayanarak birçok ezoterik konuda kapsamlı eğitim veren yeni bir
cemiyeti kurdular, böylece yakın zamanların
en ünlü Majikal cemiyeti Altın Şafak Hermetik Cemiyeti (the Hermetic Order
of the Golden Dawn) doğmuştu. Cemiyet menşei olarak özellikle Almanya olmak
üzere, kıta Avrupa'daki Gül Haç Cemiyetinden el aldığını iddia
ediyordu. Hem
S.R.I.A. hem de G.D. üyesi ve G.D. devamı olan Stella Matutina başkanı
olan Dr. Robert William Felkin'e bu konuda şöyle diyor: "1880 yılında önce Orta Avrupa'daki gizli Gül
Haç Kardeşliği kişisel eğitmeye uygun buldukları adayları büyük
titizlikle seçiyorlardı. Bu öğrenciler için onlar kişisel sorumluluk taşıyorlardı.
Seçilen bu öğrenciler sonradan dış örgütte verilen teorik geleneksel
bilgiyle talimat görüyorlardı. Üç dört yıllık yoğun çalışmadan sonra
Cemiyetin Üstatlarına sunuluyordular, eğer sınavları geçip onay görürlerse
Roseae Rubeae et Aureae Crucis Cemiyetine inisiye ediliyorlardı." Ancak
Orta Avrupa'da siyasi iklimin ısınması ve İngiltere'nin nispeten daha ılımlı
ve demokratik bir ülke oluşu onların İngiltere'de az çok halka açık bir dış
cemiyetin açılmasına sıcak bakmalarına neden olmuştur.
Kurucuları arasında Dr. William Wynn Wescott, Kraliçeye
bağlı bir adli tıp uzmanıydı, majikal adları veya motto'ları Sapere Aude
ve Nom Omnis Moriar (S.A. ve N.O.M) idi ve S.R.İ.A. - İngiliz Gül Haç
Cemiyetinin (Societas Rosicruciana in Anglia) başkanıydı (Supreme Magus),
Quator Coronati adlı Masonik bir araştırma locasının Üstad-ül
Muhteremiydi ve daha önce belirtiğimiz gibi Hermetik Cemiyeti ile Teofosofik
Cemiyetinin faal üyelerindendi. Birçok Kabalistik ve Hermetik eseri yazmıştı
ve tercüme etmişti. İbranice'den tercüme ettiği "Sepher Yetzirah"
(Oluşum Kitabı - Elli Zihin Kapısı ve Otuz İki Hikmet Yolu ile) en önemli
ve en eski kabalistik eserler arasında yer alır. "Sayılar, Okült Güçleri
ve Mistik Erdemleri" kitabını ve birçok önemli makale yazmıştı.
Bunun dışında birçok hermetik, simya, kabalistik eseri yayınladı. Birçok
eseri Teosofik yayınevi tarafından yayınlanan ve editörlüğünü yaptığı
Collectanea Hermetica(13) eserinde bulunur.
Diğer kurucu S.L. MacGregor Mathers, "MacGregor" soyadını sonradan alarak bu eski İskoç aşiretine bağlı olduğunu iddia etmişti. MacGregor'lar birkaç yüzyıl önce İngiliz Kraliyette karşı İskoç asılı Stuart'leri destekledikleri için ya sürgüne, ya da isim değişikliğine itilmişlerdi. Ataları arasında yakın zamanda filmi çekilen ve Liam Neeson'un oynadığı Rob Roy (MacGregor) vardı. Mathers'in aldığı Majikal "motto" (ezoterik cemiyetlerde kullanılan takma ad) MacGregor'ların aile sloganı, İskoç dilinde "asil bir ırktan geliyorum" anlamına gelen "S Rhiogial Ma Dhream" (S.R.M.D.) idi. Mather'in tercüme ettiği kitaplar arasında: The Qabbalah Unveiled (En önemli Kabaklistik eserlerden biri olan Zohar'ın Knorr von Rosenroth'e kısmi Latince tercümesinin İngilizceye tercümesi)(14), Kral Süleyman'ın Anahtarı(15); Kral Süleyman'ın Goetia Kitabı(16); Armadel Grimoire'ı(17); Majisyen Abra Melin'in Kutsal Maji Kitabı, 1458 yılında Yahudi Abraham tarafından oğlu Lamech'e aktarıldığı şekilde(18). Mesleği icabı bir kenara çekilen Westcott yerin S.L. MacGregor Mathers cemiyetin okült kapsamını hayal edilmez boyutlara getirecekti. Bu arada bu eserlerin çoğunu ve Altın Şafak Hermetik Cemiyeti üyeleri tarafından yazılan birçok eseri İngilizce olarak web sitemizin İngilizce bölümündeki kütüphane Library bulmak mümkündür. Ayrıca Mathers konusunda Mathers ve Gizli Üstadlar adlı yazımızda ayrıntılı bilgi bulmak mümkündür.
W.R. Woodman Cemiyetin kuruluşunda bir süre sonra 1891 yılında öldü. Wescott onun için kendisi gibi adli tıp uzman olan Woodman için İngiltere'nin en yetkin İbrani Kabala uzmanlarından biri diye anmıştı. Woodman, Westcott'u elle almış ve eğitmiş, aynı şekilde Westcott daha genç olan Mathers'e yardımlarda bulunmuş. Woodman ayrıca Westcott'tan önce S.R.I.A.'nın başkanıydı.
Altın Şafak üyeleri arasında pek çok tanınmış
kişi vardı. Bazıları okült eserler bırakmışlardı örneğin
A.E. Waite ezoterizm ve okültizmle ilgili her konuda sayısız kitap yazmıştı,
onu hazırladığı Waite Rider Tarot destesinden tanırız (aslında bu desteye
"Waite
Rider" değil de sadece "Waite" demek gerekir.
"Rider" kartları basan yayınevinin
adıdır. Kartların böyle anılması gerçekten tuhaftır). Pamela Colmann
Smith tarafından resmedilen bu tarot destesi dünyanın en popüler ve en çok
kullanılan tarot destesidir. Ancak, gerçek Altın Şafak tarot kartı değildir.
Waite yemini bozmamak için Altın Şafak tarafından kullanılan şema ve
sembolleri vermemiştir. Altın Şafak Cemiyetinin en ünlü üyesi, İngiltere'nin
en ünlü şairlerinden İrlanda asıllı William Butler Yeats'ti. Yeats Altın
Şafak'ın
faal bir üyesiydi ve okültizm yaşamında önemli bir rolü vardı. Diğer ünlü
üyeleri arasında majisyenler Aleister Crowley, Arnold Bennett, Dr. Felkin,
Paul Foster Case, Francis (Israel)
Regardie'yi farklı bir yazımızda değineceğiz.
Altın Şafak Cemiyeti, masonluk gibi kuruluşlardan farklı olarak kadınlara da açıktı. Din ve ırk farkı gözetmeyen bir ezoterik okuldu ve ezoterik okulların esaslarına uyarak kişilerde herhangi bir sınıfsal veya parasal ayrımcılığı, sosyal imtiyazı dikkate almazdı. Üyeleri arasında Arnold Bennet gibi bilgili ve yetenekli fakat parasız üyeler de vardı. Başkan Mather'de bir kasabın oğluydu ve ilk başlarda Westcott'un yardımıyla geçiniyordu. Ünlü kadın üyeleri arasında Florence Farr, o zamanın meşhur tiyatro sanatçılarından. Yeats ve Bernard Shaw ile yakınlığından tanınır. Florence Farr'da aktif bir üyeydi ve ilginç çalışmaları vardı. Mısır Majisi kitabı (Collectanea Hermetica(13) içinde) zamanından ileriydi. Yakın tarihte Enokyan Maji(19) ve Sembolizm konusunda yazıları yayınlandı. Moina veya Mina Mathers, Macgeror Mathers'in Musevi asılı karısı Altın Şafak Cemiyetinin ilk Mabedi (Altın Şafakta loca ismi kullanılmaz, toplantı ve ritüel lokallerine Mabet denir) kayıt olan 5. üyeydi. Kendisi filozof Bergson'un kardeşiydi ve ilerde MacGegor Mathers'in ölümünden sonra bir süre G.D. başkanlığı yürüttü. Maud Gonne W.B. Yeats'in yakın dostuydu ve aralrında yıllar süren platonik bir ilişki olduğu söylenir. Birçok Altın Şafak üyesi gibi Kelt (İrlanda, İskoçya ve Galler) kökenliydi. Daha sonra İrlanda'nın İngiltere'den bağımsızlığı için çeşitli faaliyetlerde bulunmuştu. Gerçek adı Violet Firth olan Dion Fortune ikinci nesil G.D. inisiyeleri arsında yer aldı, daha sonra kendi okült cemiyeti kurdu, Society of the Inner Light (İçsel Işık Cemiyeti).
Muhtemelen Westcott tarafından hazırlanan Cemiyetin
tarih bildirgesi şöyle yazar:
"The Hermetic Order of the Golden Dawn, üyelerine Okült bilimleri prensiplerini ve Hermes'in Majisi öğretildiği Hermetik bir Cemiyettir. Son asrın ikinci yarısının başında Cemiyetin İngiltere ve Fransa'da bazı önemli adeptleri ve başkanları vefat etmiştir ve ölümleri Mabet çalışmalarda geçici bir boşluk yaratmıştır.
"Cemiyetimizde önde gelen Adeptler arasında Eliphas Levi, modern Fransız adeptlerin en büyüğü; Ragon, bir kaç okült kitabın yazarı; Kenneth M. MaKenzie, ünlü ve kapsamlı Masonik Ansiklopedinin yazarı ve el yazmaları büyük itibar gören kristalle durugörü yeteneğine sahip Frederick Hockley vardı. Bu ve günümüzün diğer Cemiyet Adeptleri bilgilerini ve güçlerini eşit değerde ve hatta daha da görkemli kişilerden devralmışlardır. Onlar gerçekten el almışlardır ve Teosofik doktrin ve sistemleri, Hermetik bilimleri ve yüksek simyalarını Almanya'daki Fratres Rosae Crucis (Gül Haç Kardeşliği) uzanan bir dizi pratik araştırmacılardan bize aktarmışlardır. Bu kardeşlik de yaklaşık 1398 yılında Christian Rosenkreutz tarafından kurulmuştur...
"Gül Haç mistik dirilişi daha eski olan Kabalistik Rabilerin ve çok daha kadim Mısır gizli bilgisinin sadece yeni bir gelişmesiydi, zira Tevrat'tan öğrendiğimize göre Yahudi dininin kurucusu Musa "Mısır" gizli bilimlerinde bilge,yani inisiyeydi."(21)
Cemiyetin nihai amacı kişiyi
"insan üstü" ("more than human") bir konuma getirmektir ve
kişinin yüksek benliği ile birleşmesini sağlamak, G.D.'nın renkli ve edebi dilinde buna "kutsal
koruyucu meleğin bilgisine varmak" olarak
telaki edilirdi. Bu da aynı zamanda Yoganın amacı, unutmamak gerekir ki
"yoga"
kelimesi Hint Avrupa kökenli dillerinde birleşme anlamına gelen Yug, Yoke
gibi kelimelerle aynı anlamı taşır. Adından anlaşılabileceği gibi
Cemiyet olarak çevirdiğimiz "order" kelimesi düzen demektir ve
belirli kurallara bağlı cemiyet anlamına gelir. Batıda gerçek ezoterik
cemiyetler her zaman loca sistemini kullanırlar, çünkü loca sisteminde kişi
değil sistem ön plandadır. Bir "order" ve kült arasındaki fark
budur. Bir kült kuvvetli bir kişi tarafından kurulur ve etrafında kolayca yönetebileceği
zayıf insanları toplamaya çalışır. Bir "order" ise tam tersine
kendi ayakları üzerinde durabilen güvenilir, olgun ve erdemli kişileri arar.
Bu kişiler order ve kardeşliğin bir parçası yetki ve kıdemlerine göre
olup pay sahibi olurlar. Hermetik sözcüğü diğer yazılarımızda açıkladık
ve yelpazenin geniş tutulması, kadim ve evrensel bilgeliği içerdiğini gösterir.
Golden Dawn yani Altın Şafak derin anlama gelen bir sözdür. Altın Şafak
Golden Dawn'ın beşinci inisiyasyonunda Adeptus Minor derecesine girmeyle
ilgilidir. Daha önceki dört inisiyasyon dört elemente tekabül eder, Adeptus
Minor inisiyasyonu ile kişide kalp merkezi uyanışıyla egosunu aşması ve
ruhsal özelliklerinin kaynağı üst-benliği ile temas kurmasını simgeliyor.
Artık kişi bir adepttir ve ikinci cemiyet Roseae Rubeae et Aureae Crıucis
Cemiyetine inisiye olur. Bir de Gümüş Yıldız olarak tanınan üçüncü
cemiyet vardır, popüler görüşe göre bu cemiyette sadece "görünmez şefler", Yüce Beyaz
Kardeşliğin üstatları bulunur ve bütün gerçek ezoterik cemiyetlere yön
verirler, zaman zaman misyon da yüklenirler. Ancak üçüncü cemiyetin gerçek
anlamı yüzyıllardır varlığını korumuş yüksek seviyede okült
bilgileri taşıyan, en üst derecelere vakıf bir grup olduğu da söyleniliyor.
İnsanlığın henüz bu bu bilgileri kullanacak seviyeye ulaşmadığı da ima
edilir.
Altın Şafak tarihçisi Ellic Howe "Golden Dawn Majisyenleri" adlı eserini şöyle başlıyor: "İlk başta şunu açıklayım, bir okültist veya "majisyen" değilim. Bu kitap, astroloji, simya, kabala, ritüel maji vs. gibi kadim Hermetik inançların inatlı sürekliliğinin modern tarihi (genelde 1820 sonrası) üzerinde uzun süreli ilgimim bir yan ürünüdür... daha önce hiç bir okült kardeşlik benzeri (a) majikal teori ve pratik öğretileri, (b) karmaşık ve ilginç hiyerarşi sistem ve (c) etkin bir şekilde cemiyetin kapsamlı sembolizmi bütünleştiren dokuz [inisiyasyon] ritüel sunmamıştı. Golden Dawn sisteminde Kabalistik Hayat Ağacı, astroloji, simya, Tarot kartları vs. gibi değişik sembolik sistemlerin dahiyane bir şekilde eşleştirildikleri bir "gizli bilgi" külliyatına karşılaşıyoruz. 1890'lı yıllarda Golden Dawn, Theoricus Adeptus (Teorik Üstad) derece lisansı veren ve sıkı sınavlar içeren Hermetik bir üniversiteye eş değerdeydi. Bu sentezin önemli bir kısmı her bakımdan olağanüstü biri olan Samuel Liddell MacGregor Mathers'in eseriydi... 1890'lı yıllarda Golden Dawn'a katılanlar "gizli" veya "terk edilmiş" bir bilgi külliyatına erişim sağlıyorlardı. Bunun bazı bölümleri insanların "Kadim ve Ezeli Bilgeli" (Perennial Wisdom) dediklerine ait olup, batıda çağcıl karşılığı yoktu. Teosofik Cemiyetinin sunacağı herhangi bir şeyden çok daha incelikli, düzenli ve geliştirilmiş olduğu da kesindir. Bu açıdan Mathers ve Westcott'un tasarladıkları Altın Şafak Hermetik Cemiyeti oldukça etkileyiciydi."(22)
Kuruluşundan sonra Altın Şafak olaylı günler yaşayacaktı. Yazımızın 2. ve 3. bölümlerinde bunlara değineceğiz, ayrıca öğretileri konusunda bilgi vereceğiz. İleride bazı öğretileri olduğu gibi aktaracağız, ancak tamamı oldukça yüklü bir külliyat oluşturuyor (açıklamaları ile 2000 sayfadan fazla). 1937 yılında sırları ve iç örgüt edebiyatının önemli kısmı açıklanıp basıldı, daha sonra başka bilgiler de ortaya çıktı, ayrıca münferit araştırmalar yapıldı. Bunun dışında, öğretilerin gün ışığına çıkmamış bölümleri var. Bunlarda günümüzde aktif Altın Şafak mabetleri olarak faaliyet edenlerin çoğunun dahi hayal etmediği boyutlar olduğu söylenir. Örneğin, simya ve doğu ezoterizmin derin sırlarını içerdiği konusunda imalar vardır. Bu konuda ilginç bir yazımız vardır: Gül Haç Simyası ve Altın Şafak Cemiyeti
Ayrıca Alrın Şafak. Batı'da tek ezoterik okul da değil, Fransız ve Alman örgütler dışında ayrıca Lüksor Işık Kardeşliği vardır, Aurum Solis, Eulis, O.T.O. ve kendilerini oldukça iyi gizlemiş başka okullar da vardır. Bunların çoğunun faaliyetleri günümüze dek devam etmektedir. Golden Dawn günümüzde birçok yeni ezoterik cemiyetin kuruluşuna malzeme olmuştur. Örneğin Batı'da G.D. kökenli bir cemiyet İslami ve Orta Doğu kökenli majiyi ön plana almıştır. G.D. cemiyetinden kovulan Dion Fortune "Society of the Inner Light" cemiyetini kurmuştu. G.D.'nin cinsel maji (Tantrik) sırlarını açıkladığı için üyelikten çıkarılan Paul Foster Case, Altın Şafak cemiyetinden öğrendikleriyle kendi cemiyeti B.O.T.A.'yı (Builders of the Adytum) kurmuştur. Aynı şekilde, Aleister Crowley de A.A. (Gümüş Yıldız, genelde Latince Argentenium Astrum olarak bilinir, ama aslında inisiyeleri tarafından Grekçe aynı anlama gelen Astron Argon olarak bilinir) kurmuştu(23).
* Akaşik Kayıt - Dünydada bütün olup bitenlerin, bütün bilgilerin kayıtlı olduğu bir avra kayıdı. Aslında dünyanın hafızası.
Hazırlayan Kemal Menemencioğlu
Dzyan Kitabı (Kadim Kutsal Öğreti)- Bilim Araştırma Merkezi Yayınevi, İstanbul, 1980. (1800 sayfalık Gizli Doktrin bu ince kitabın açıklamasıdır. HPB'nin en önemli kaynak eseri)
Gizli Kadın Cemiyetleri, Marianne Monestier, Çev. Matilda Sakar, Okat Yayınevi, Ankara, 1966 (yeni baskısı vardır)
Düşünce Şekilleri, Dr. Annie Besant ve C.W. Leadbeater, Çev. Yavuz Keskin, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul,1988
Şakralar, C.W. Leadbeater, Çev. Yavuz Keskin, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 1988 (Şakra çakranın Fransızca telaffuzudur)
Jiddu Krishnamurti'nin toplu eserleri Ayna Yayınevi, Istanbul: İlişki Üzerine, 1999, Çev. Nedime Volkan, Doğa ve Çevre Üzerine, Çev. Nurgül Demirdöven/Deniz Demirdöven, 1999, Zihin ve Düşünce Üzerine, Öğrenme ve Bilgi Üzerine, Tanrı Üzerine, Korku Üzerine, vs.
Gelen İyiliğin Habercisi, G.İ. Gurdjieff, Çev. Ömer Çavuşoğlu, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 1990
İnsanın Gerçeği, P.D. Ouspensky, Çev. Ali Belbez, Erol Konyalıoğlu, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 1989 (bu kitap bire bir tercüme olmayıp, bir çok bölümler çıkarılmış ve diğerleri yeniden düzenlenmiştir)
"Şuur" Gerçeğin Araştırılması, P. D. Ouspensky, Çev. Nurgün Karaçaylak, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 1995
İnsanın Bilinmeyen Psikolojisi, P. D. Ouspensky, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul
Dördüncü Yol, P.D. Ouspensky, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul
Kendini Bilmenin Temelleri, Harry Benjamin, Çev. Sezin Doğan, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 1995
Ne için Yaşıyoruz, J.G. Bennet, Çev. Müzehher Karzeg, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 1997
Yeni Çağ Toplumun İhtiyaçları, J.G. Bennet, Çev. Nurgün Karaçaylak, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 1997
1) In Search of the Miraculous, Fragments of an Unknown Teaching , P.D. Ouspensky, Harcourt, Brace and Comapny, New York, 1949
2) The Voice of Silence, Being Extacts from the Golden Precepts, H.P. Blavatsky, Quest books, Wheaton, Ill. 1992
3) Isis Unveiled, A Master Key to the Mysteries of Ancient and Modern Science and Theology, H.P. Blavaatsky, Theosophical University Press, Pasendea, Calif. (1877) 1960
4) The Secret Doctrine, The Synthesis of Science, Relşigion and Philosophy, H.P. Blavatsky, Theosophical University Press, Pasendea, Calif. (1888) 1963
5) Meetings With Remarkable Men, George Ivanovitch Gurdjieff, E.P. Dutton, New York, 1963
6) Sane Occultism, Dion Fortune, The Aquarian Press, London, 1967
7) The Magus or Celestial Intelligencer, Being a Complete System of Occult Philosophy, Francis Barrett, The Aquarian Press, London, 1989
8) Transcendental Magic, Its Doctrine and Rituel, by Eliphas Levi Translated and annoted and introduced by A.E. Waite, Samel Weiser, Maine, (1896) 1972
9) History of Magic Including the Clear and Precise Expoisiton of Its Procedure, Rites and Mysteries, by Eliphas Levi, Rider and Co.. London, (1913) 1957
10) The New Encyclopedia of Occultism, Lewis Spence, Citadel Press, New York, (1930) 1996
11) The Theosophical Glossary, H.P. Blavatsky, The Theosophy Company, Calif. (1891) 1971
12) Pilgrims of the Night, Pathfinders of the Magical Way, Lars B. Lindholm, Llewellyn, Minn., 1993
13) Collectanea Hermetica, William Wynn Westcott, Samuel Weiser, Maine, 1998
14) The Kabbalah Unveiled, Containing the following Books of the Zohar, the book of the concealed Mystery, The Greater Assembly, The Lesser Assembly, Translated into English from the Latin version of Knorr von Rosenroth, and collated with the original Chaldea and Hebrew text by S.L. MacGegror Mathers. Routledge & Kegan Paul, London, 1975
15) The Key of Solomon the King (Clavicula Salomonis), Now first Translated and Edited from the Ancient Mss. in the British Museum by S.L. MacGegror Mathers. Routledge & Kegan Paul, London, 1981
16) The Goetica, the Lesser Key of Solomon the King, Legemeton, Book 1, Clavicula Salomonis Regis, translated by S.L. MacGegror Mathers., edited, annoted, Introduced and Enlarged by Aleister Crowley, Samuel Weiser, Maine, 1995
17) The Grimoire of Armadel, Tranlated and Edited from the ancient manuscript in the Library of the Arsenal, Paris, by S.L. MacGegror Mathers. Routledge & Kegan Paul, London, 1980
18) The book of the Sacred Magic of Abra-Melin the Mage, as delivered by Abraham the Jew unto his son Lamech, A Grimoire of the Fifteenth century by S.L. MacGegror Mathers. The de Laurence Comapny, Chicago, 1948
19) The Enohian Experiments of the Golden Dawn, The Enochian Alphabet Clairvayantly Examined, by Floerence Farr, Holmes Publishing Group, WA, 1996
20) The Magic of a Symbol, by Floerence Farr, Holmes Publishing Group, WA, 1996
(21)What You Sould Know About the Golden Dawn, by Israel Regardie, New Falcon Publications, 1993.
(22) Magicians of the Golden Dawn, Ellic Howe, Routledge & Kegan Paul, London, 1972
(23) The Mystical & Magical System of the A:.A:., The Spiritual System of Aleister Crowley & George Cecil Jones Step-by-Step, by James A. Eshelmann, The College of Thelema, Los Angelos, Calif., 2000
Dictionary of the Supernatural, Peter Underwood, Harap, London, 1978
Madame Blavatsky's Baboon, Peter Washington, Secker and Warburg, London, 1993
(H.P.B Resmi): Madame Blavatsky, John Symonds, Odhams Press Limited, 1959
(Annie Besant Resmi) When Daylight Comes, A Biography of H.P. Blavatsky, Howard Murphet, Quest Book, Wheaton, Ill, 1975
(C.W. Leadeater Resmi) Encyclopedia of the Unexplained, Richard Cavendish (editor), Routledge & Kegan Paul, London and Henley, 1974
(Gurdjieff ve Dans Resimleri) Teachings of Gurdjieff, The Journal of a Pupil, C.S. Nott, Routledge and Kegan Paul, 1961
(Rudolph Steiner Resmi) Rudolph Steiner, Johannes Memelben, Henry Goulden, 1975
Eliphas Levi and the French Occult Revival, Christopher McIntosh, Rider and Comapny, London,1972
(G.D. Resimleri) The Golden Dawn Scapebook, The Rise and Fall of a Magical Order, R.A. Gilbert, Samuel Weiser, 1997
(G.D. Resimleri) Woman of the Golden Dawn, Mary K. Greer, Park Street Press, Vermont, 1995
Sword of Wisdom, MacGregor Mathers and the Golden Dawn, Ithell Colquhoun, G.P. Putnam's Sons, New York, 1975
Rebirth of Magic, Francis King and Isabel Sutherland, Corgi Books, 1982
Ritual Magic in England, 1887 to the Present day, Francis King, Nel Paperback, 1972
Copyright © 2001 hermetics.org
|Ana Sayfa | Yazılar | Alternatif Linkler | Doğa Linkleri | Yabancı Linkler |
| Okültizm ve Maji - Bölüm 2 | Okültizm ve Maji - Bölüm 3 | | Maji Linkleri (Yabancı) |