[Ana Sayfa ][Yazılar] [Önceki][Sonraki] 

Kozmik Doktrin

Yazan Dion Fortune

İngilizce'den tercüme eden Güneş Davenport

5. KOZMİK PLANLARDA ATOMİK EVRİM 

Kozmik planların evrimi, uzay çemberinin, iyonlarca yıl boyunca yavaş yavaş atomlarla dolması şeklinde düşünülebilir. Asal atomlar birinci çemberde, ilk oluşan birleşik atomlar ikinci çemberde, birleşik atomların çeşitli formasyonları ise üçüncü, dördüncü, vs., çemberlerde yer alırlar. Böylece maddesel oluşumlar, 'Geçilmez Halka'nın sınırına kadar, bir merkezli küresel yüzeyler üzerinde ve ışınlar boyunca, Kozmos içinde yayılırlar. Öyle ki, ilk çember sadece aynı cins atomları içerdiği halde, sonraki çemberlerin her biri, atomlar arası hareketlilik çerçevesinde, kendinden önceki çemberlerin atomlarını da bulundurur. Bu nedenle, en dışarıda bulunan atomlar, yapısı en karmaşık olanlardır.

Atomlar en dıştaki küreye ulaştıklarında, yepyeni bir kuvvet devreye girer: 'Geçilmez Halka'nın itiş kuvveti. Dış kürelerdeki atomlar, hareket içinde hareket içeren son derece kompleks yapılardır.' Merkezi Durgunluk' bölgesini, bir santrifüj kuvvetinin etkisiyle geçtikten sonra, şimdi de 'Geçilmez Halka' tarafından geriye püskürtülürler. Böylece dönüş yolunda spiral bir hareket kazanırlar. Işınların karakteristik formasyonuna yol açan, işte bu harekettir.

Merkeze ulaştıktan sonra atomlar, çizgisel bir santrifüj hareketinin etkisiyle, bu sefer zıt yönde bir ışın boyunca çepere doğru hareketlerine devam ederler. Benzer şekilde, ancak biraz farklı bir açıyla merkeze dönerler. Bu sayede, ilk ışın yönünde değil, onun hemen yanındaki ışın boyunca yola koyulurlar ve çember üzerindeki tüm ışınları tarayacak şekilde bu hareketlerini sürdürürler. 'Geçilmez Halka' tarafından püskürtüldüklerinde, en dıştaki çemberin düzleminde dairesel bir hareket takip ederek, orada etken olan kuvveti her açıdan hissederler. Bu deneyimi, dönüş yolları boyunca her planda tekrarlarlar. 

Şimdi, bildiğiniz gibi, uzayda her hareket, hareket olarak sürer gider. Atomların maruz kaldığı her tesir, onların yapısında bir reaksiyon şeklinde kaydedilir. Öyle ki, her atom, her yolculuğu sonunda 'Merkezi Durgunluk' bölgesine döndüğünde, sonsuz derecede daha kompleks bir yapıya sahiptir. Her ışın yolculuğu sırasında çemberleri farklı açılarda keserek, kendisiyle beraber hareket eden atomların değişik tesirler almasına imkan verir. Bu atomların sonuçta sahip oldukları karmaşık yapıyı matematiksel olarak ifadelendirmek mümkün olsa bile, sınırlı zihinlerin bu yapıyı kavraması olanak dışıdır. Eğer atomların geometrisini anlayabilseydiniz, nümerik özelliklerini bilseydiniz, Kainat'in kapılarını açacak olan anahtarı elinizde tutuyor olurdunuz. 

Bu birleşik yapılara hala atom denmesinin nedeni, kimya biliminin kabul ettiği hipoteze göre daha basit elemanlara ayrıştırılamaz oluşları değil, birleşik yapı halinde artık bir bütün olarak hareket etmeleridir. 

Atomların çepere doğru akımları ve tekrar merkeze dönüşleri, Kozmos'un evrimsel bir devresini teşkil eder. Bir atomun tüm ışınları tarayış süreci ise, o atomun evriminde bir devreye tekabül eder. Atom bir devresini tamamladığında, Kosmos'da ona sunulan tüm kuvvetleri deneyimlemiş olur. Bütün atomlar devrelerini tamamladıklarında ise, bu bir evrim sürecinin sonudur: Bir dengeye, göreli bir durgunluk haline erişilmiştir. Ancak, atomların bu tür bir süreç içinde evrimi sınırlıdır. Mevcut kuvvetin belirli oranda bir kısmı teğetsel hareket kazandığında, Kozmos'da bir denge durumu ortaya çıkar. Fakat evrim, Kozmos'daki kuvvetlerin tamamı dengeleninceye kadar devam eder. 

Şimdiye kadar anlatılanlara göre, Kozmik evrimin üç devresinden bahsetmek mümkündür: Halkaların gelişimi ilk devredir. Halkalar, birbirlerinin oluşumuna yol açtıktan sonra, bir denge hali yerleşinceye kadar etkileşimlerini sürdürürler. Bu noktada her halka, kendi içinde hareketlilik devam ettiği halde, bir diğerine göre statik bir konum kazanmıştır. Halkaların yarattığı girdaplar, ikincil hareketler olan ışınları ve çemberleri oluşturur. Bunlar da birbirlerine karşı statik bir konuma erişinceye kadar belli bir süreç geçirirler. Böylece evrimin ikinci devresi tamamlanmış olur. Üçüncü olarak da, ışınların ve çemberlerin teğetsel hareketleri sonucunda atomlar ortaya çıkar ve atomların evrimsel devresi tamamlanır. 

O halde, her evrim devresini bir denge devresi takip etmektedir. Denge hali sırasında erişilmiş olan konum korunur; ancak yeni hiç bir şey olmaz. 

Bu devrelere, sembolik olarak, 'Tanrı'nın Gündüzleri ve Geceleri' denilebilir. 'Gündüz' gelişme sürecine, 'Gece' ise statik denge konumuna tekabül eder. Ancak, bir kuvvet grubunun diğerini etkilemesi sonucunda, denge tekrar yavaş yavaş tezahüre dönüşür. Denge artık bozulmuştur ve yeni kuvvetler devreye girer. Bu kuvvetler daha önce varolan birimler arasındaki ilişkiye bağımlıdır ve asal belirleyiciler olan halkalar, ışınlar ve çemberler tarafından yönlendirilirler. Bu sınırlamalar çerçevesinde kuvvetler, yeniden Kozmik denge sağlanıncaya kadar, çeşitli kombinasyonlar, permutasyonlar ve etki-tepki ritimleri oluştururlar. Sonra denge yine bozulur ve süreç tekrar başlar. 

Dengenin bozuluşunda, asal halkaların ortaya çıkışında etken olan kuvvetler iş başındadır. Her hareket, başka bir harekete yol açar ve kendi yönünün dışında küresel bir girdap yaratır. Bu nedenledir ki, her yeni kuvvet grubu son bir denge haline erişse de, bu geçici, göreli bir durgunluk halidir. Denge yine bozulacak ve yeni bir evrim devresi başlayacaktır; çünkü Kozmos hareketten ibarettir ve hareket hareketi doğurur. 

Sanırım şu ana kadar anlatılanlardan, Kozmos'un yapısı hakkında belli bir fikriniz oluşmuştur: Halkalar, ışınlar ve çemberler... Bunlar evrimlerini çok önceden tamamlamış ve statik bir konuma yerleşmişlerdir. Sadece, Kozmos bir devrede dört defa olmak üzere, pozitif ve negatif tesir kürelerinden geçerken değişime uğrarlar. Böylece büyük safhalar ortaya çıkar: Destekleyici tesirin etken olduğu safha ve engelleyici tesirin etken olduğu safha... Çemberler ve ışınlar yörüngelerinde düzenli bir şekilde harekete devam ederler; ancak, pozitif safhada çeper yönündeki akımlar, negatif safhada ise merkeze yönelik akımlar hızlanır. 

Üç büyük halkaya, 'Asal Üçlem' adı verilir. Siz bunu, tam olarak neyi ifade ettiğini bilmeseniz de, 'Mutlak' olarak yorumlarsınız. Halkaların sayısından dolayı 'Mutlak', üçlü bir kuvvettir. Bu üç kuvvet, ayrılmaz bir biçimde 'Bir'de Üç' ve 'Üç'de Bir' olarak hareket ederler. 

Işınlar, 'Zodyak' adıyla bilinen kompleks bir sistem oluştururlar. Çemberler, 'Kozmik Planlar'dır. 'Merkezi Güneş', sisteminizin Güneş'inden, Alpha Centauri denilen yıldıza bir hat çizildiğinde uzayda erişilen noktadır. 

Atomların, ışınların açılarındaki girdaplardan meydana geldiğini, asal yapıdaki atomların yaratıldıkları ilk kozmik planda kaldıklarını biliyoruz. Ancak, aralarında bağlar kurmaya başlayıp, birleşik yapılar oluşturduklarında, sembolik ifadeyle ağırlıkları, yani tesirlere karşı duyarlılıkları artar. İşte uzaydaki hareketi sınırlayan faktör, bu gerçekten kaynaklanır. Tesirlere duyarlılık engellenebilseydi, uzayda sınırsızca hareket etmek mümkün olabilirdi. 

Asal atomlardan oluşan ilk birleşik atomlar, santrifüj kuvvetlerinin etkisiyle, direncin en az olduğu ışın hatları boyunca çepere doğru yönlendirilirler. Bir sonraki çemberde kendilerine uygun çekim gücüyle karşılaşıp yerleşirler. Bu birleşik atomların bir araya gelmesiyle oluşan daha karmaşık yapıdaki atomlar, benzer şekilde bir üst çembere doğru hareket ederler. Yedinci çemberin son derece kompleks yapıdaki atomları bir araya gelmeye başlayınca ise, 'Merkezi Güneş'e doğru, spiral hareketle dönüş yolculuğu başlar. 

[Ana Sayfa ][Yazılar] [Önceki][Sonraki]