Simya ve Tamil Siddharlar
Yazan Joseph Caezza
Çeviri: Kemal Menemencioğlu
Bu yazının İngilizce'si Alchemy web sitesinde bulunmaktadır
Geleneksel Hint Tıbbı, Ayurveda'nın ilkeleri o denli iyi tanındığı bu aç Yeni Çağ coşkunluğunda, Batı halen Güney Hintli Tamil Siddhar geleneği konusunda bilgisizdir. Oysa Gül-Haç simyagerlerin geleneğine harika bir paralel temsil etmektedir. Nasıl Gül-Haç geleneği menşeini "Atlantis"in mirasçısı kadim Mısır olarak gösteriyorsa, aynı şekilde Tamil Siddharlar menşeini yaklaşık 10,000 yıl önce büyük bir tufanda yok olan ileri bir uygarlığa addediyor. Rivayette göre bu kayıp kıta Madagascar'dan Avustralya uzanıyordu ve Sri Lanka onun merkezi topraklarını oluşturuyordu.
En erken devirlerinde bile çok yüksek bir seviyede olan Kadim Mısır Yüksek Kültürü aniden ortaya çıkıyor. Onun üstünlükleri arasında yüksek rekoleli tahıl, dakik bir takvim sistemi, nevro-cerahi dahil gelişmiş tıp ve en önemlisi yüksek bir şuur haline hitap ettiği görülen tam oluşmuş bir hiroglif dili. Bu gelişmeler neolitk kaostan aniden doğmakta. Aynı şekilde en eski tarihi kayıtlarda dahi Tamil dili dünyanın en sofistike dil sistemlerinden biri olarak gözükmektedir. Gelişme sürecinin bulunmaması, hem Tamil, hem de Mısır kültürü varlığını jeolojik felaketlerde yok olan çok ileri uygarlıklarının en büyük bilginleri tarafından korunan kalıntalara borçludur.
Çağdaş araştırmacı Kamil Zvelebil "Murugan'ın Gülümsemesi" adlı eserinde Güney Hindistan uygarlığını derin bir şekilde kavrayabilmek için kadim Tamil bilgeleri, Siddharları anlama gereğini açıklıyor. Bu ruhsal devler edebi ve bilimsel gelişmenin temelini inşa ettiler. Ancak batı simya edebiyatını andıran anlaşılması zor bir üslupta yazdıkları için ve ritüel ibadete dayalı ortodoks kast sisteminden alay ettikleri için, Siddharlar her zaman kabul gören sosyal normların dış çevresinde hareket etmişlerdir. Siddharların geride bıraktıkları komple bir tıbbı sistemi dışında, oldukça hacimli bir ezoterik külliyatı ve popüler kırsal şiirler ve şarkılar içermektedir.
Zvelebil Siddhar şiirlerin ortak öğelerini şu şekilde özetliyor: "Yaşam ve dinin tutucu kurallarına karşı bazen çok sert bir ifade ile dile getirilen bir protesto; özellikle Brahminler olmak üzere rahiplere karşı acımasız eleştiri; Brahmanizm'in dini inanç ve uygulamalarına ve hatta genel kabul edilen Pan-Hint sosyal doktrini ve dini uygulamalarını reddetme; tapınak yönetimin suiistimallerine protesto; karakter saflığı üzerinde durma; bu şiirlerin yazarları tarafından belirli psikokinetik ve parapsikoloji dalına giren diğer güçler kazandıklarına dair iddialar; kullanılan dil müphem ve simgeli imalarla dolu olmakla beraber halk dili kullanmakta ; sistematik bir doktrin açıklanılmıyor ve son olarak bütün bu şiirler Siddharlar denilen bilgelere addedilmektedir."(1)
Bu Roma Katolik Kilisesinin yozlaşmasına karşı tepki gösteren Gül-Haç manifestolarının ruhunu ve Avrupa'daki 17. asır simya literatürünü anımsatmıyor mı?
Siddharlar kendilerini yoga, tıp ve simyanın en büyük üstatları olarak sunmaktadırlar. Adi metallerin altına dönüşümü ön plana alan batılı hemcinslerinden farklı olarak Tamil bilgeleri kendini-gerçekleştirmenin bir göstergesi olarak bedensel ölümsüzlüğü veya en azın uzatılmış ömrü esas alırlardı. Batıda buna paralel olarak "yüceltilmiş beden" kavramı vardır. Aynı batıdaki gibi sadece inisiyelerin anlamlarına erişebileceği cüsseli sayıda eser bırakmışlardır. Onların realiteyi "doğanın imzalarını" okuyarak doğrudan bilmeye yönelik Hermetik görüşe ağrılık vermeleri; Castenada'nın kullandığı şekilde tefekkürle "görme"ye geliştirme esasları; Schwaller de Lubicz'in açıkladığı "kalbin zekası anlayışları genelde bilenen doğu meditasyon tekniklerinin anlayışının çok ötesindedir. Kadim çağlarda bu tür vizyon bol miktarda pratik uygulamaları olan bir kutsal bilimin temelini oluşturmuşlardır.
Rameswaram'da kendini-gerçekleştiren en büyük Tamil Siddharlardan biri olan Patanjali, ünlü "Yoga Sutraları"nda mistik disiplinin esaslarını açıkladı. Duruş, nefes eğitimi ve tefekkür teknikleri önemli bir role sahip olmalarına rağmen, gelenek Doğa'nın pratik bilimleri, Kozmoloji, Astroloji, Şifalı Otlar, Kimya, Simaya ve Tıbbı da içerir. Ayrurveda tıbbı genelde otlar ve organik tedavilerle ilgili olmasına karşın, Siddharlar inorganik tuzlar, metaller ve maddeni zehirlere çok önem verirler.
Gül Haçlıların romantik kavramında olduğu gibi Siddharlar gizlilik yemini ile bağımlıdırlar. Bir yandan yoga disiplinlerini uygularken, diğer yandan özellikle güçlü ilaçlar vererek insanlara hizmet ederek yerden yere dolaşırlar. Batıda Roger Bacon, Albertus Magnus ve Basil Valantine gibi bilgeler simyager olarak efsanevi üne kavuştular. Aynı şekilde, bu Tamil mistiklerin öykülerini övgüyle dile getiren zengin bir gelenek vardır. 18 Siddhar en yüksek mükemmellik düzeyine erişme konusunda diğerlerine kıyasla ayrı bir yerde tutulurlar. Günümüzde onların Hindistan'da disiplinlerini icra ettikleri tarihi yerler ruhsallıkla şarjlı hac yerleridir.
İlk ve ön önemli Siddhar Agastyar, batılı hemcinsi Toth-Hermes'in imajına uymaktadır. Kendisi Tamil dil ve gramerinin kurucusu olarak görülür ve Sri Lanka'nın güneyindeki batmış kıtada sangram olarak bilinen iki kadim edebi akademiyi idare etmişti. Ayrıca zaman öncelerinde sanat ve bilimleri veren bir kişi olarak gözükmekte. Yazarı olarak üzerinde adı geçen sayısız eser vardır. Çağdaş Tamil araştırmacılar en az 26 yazarın onun adı altında yazdıklarını savunurlar. Onlar kimi taklit etmeye çalışıyorlardı? Agastyar'ın yerel ifritlerle mücadelelerini anlatan bir sürü folklorik öykü vardır. Hayırlı kılmak ve kılavuzluk etmek üzere Ramayana ve Mahabharata gibi klasik destanlarda zaman zaman kritik anlarda ortaya çıkar. Geleneksel rivayetlere göre Agastyar halen Batı Ghat'ların altında Pothigai Tepelerinde yaşamakta ve zaman zaman samimi müritlere gözükmektedir (2).
Thirumoolar, diğer bir ünlü Tamil ustası yoga birleşmenin "büyük Çalışama"sını (magnum opus) Şiva'nın kozmik dansını yaptığı kutsal yer Chidambaram'de gerçekleşti. Thirumoolar'ın esas katkısı Thirmandiram 3000 mısralık bir ezoterik başyapıttır ve mecazi olarak basit metalleri altına dönüştüren Felsefe Taşından söz ederek insanoğlunun ölümsüz tanrısallığa götüren yoga yolunu açıklamaktadır. Bu Siddhar bilgeliğin esas klasik eseridir ve ancak yakın tarihte tercüme edilerek İngilizce okuyanlara sunulmuştur.
Bir mimar ve yogi-simyager olan Karuvoorar, Thanjavur'daki Brihadeshwara Tapınağın tasarım ve yapımda önemli bir rolü vardı. Bu yapının yapımımda kullanılan olağanüstü ustalık yaklaşık aynı zamanda inşa edilen katedralleri hatta piramitleri anımsatıyor. Popüler bir tur kılavuzu onu Hindistan'ın en muhteşem tapınaklarından biri olarak tanımlıyor:
"Bu ihtişamlı ve ilginç anıt Hindistan'da World Heritage listesine girenlerden birkaçı arasında yer almaktadır ve bir kaç ziyarette değer. 31 metrelik tapınağın tepesinde bir kubbe devasal bir Şiva Lingam korumaktadır. Tek bir granit parçasından kesilen kubbenin 81 ton ağırlında olabileceği hesaplanmıştır. Kubbe Mısır Piramitlerinde kullanılanlara benzer altı kilometrelik bir toprak rampadan çekilerek yerleştirildi(3)."
Batılı görüş açısından Bogar Siddharlar arasında en ilginci gelebilir. Orta Güney Hindistan'da bir kuyumcu ailesine doğan Bogar, ünlü Natha Yogi, Kalangi tarafından inisiye edilmişti. Rivayette göre tefekkürden gelen ilhamla Çin'e uçmak üzere kullandığı ilkel bir uçak imal edebilmişti. Ayrıca buharlı motorla çalışan bir deniz aracı, dokuz zehirli ot ve madden kullanarak Muruga tanrısının aşınmaz heykelini yaptığı ve günümüzdeki tedavi edilemeyen hastalıkları tedavi ettiği ve olağanüstü uzun yaşam sağlayan ilaçlara sahip olduğu söylenen Siddhar tıbbına önemli katkılarda bulunmuş. Bogar, yaptığı heykelin halen bulunduğu Palani tepesinde nihai mükemmellik haline erişmiş. Burada karmaşık tapınak resimleri yaşamındaki harikaları göstermektedir.
Bu iddialar günümüzde Fransa'yı ithal yakıttan kurtarmak çabasıyla sebze yağlarıyla çalışan bir motor icat eden Hermetik üstadı Schwaller de Lubicz'i anımsatmaktadır. Tefekkür vizyonundan elde ettiği sayı ve armonik orantılarla en şiddetli denizlerde hız ve denge ayarlayarak yüzebilen bir gemi tasarlamıştır. Halen Fransa'da kullanılan bir uçak motoru tasarlamıştır. Ayrıca bitkilerden Homeopatik ilaçlar hazırladı ve Gotik katedrallarda kullanılan kırmızı ve mavi vitray boyalarının simyasal sırrını bulup çözmüştü. Scwaller'in Fulcanelli olayında ortaya çıkarılan eserlerinin arkasında gerçek dahi olduğuna dair kanıt vardır (Bakınız Gnosis Mecmuası No. 7).
Popüler bir efsane Bogar'ın Çin'e bir kaç kez misyon görevine gittiğini anlatır. Astral seyahat ve ruh göçü üstadı olarak Bogar yakın zamanda ölen bir Çin gencinin bedenine girmiş ve onu yeniden canlandırarak "Tao Te Çing" eserinin yazarı ve Taoculuğun kurucusu Çin üstadı Lao Tzu oluvermiş. Taoculukta bu garip söylentiye destekleyen uzun ömre dayanan zengin bir simya edebiyatı vardır. "Tao Te Çing" eserinde Tamil Siddharlarının muğlak diline eş bir ezoterik stil görülür. Taocu yoganın öğrencileri Tamil Siddharların tekniklerini inceledikleri zaman benzerlikler onları şaşırtıyor.
Esas olarak Bogar'ın Lao Tzu olabileceği olasılığına pek hoş bakmıyordum. Ancak 1989 yılında Siddhar anıtlarına kapsamlı bir gezide Bogar'ın gerçekten Lao Tzu olduğunu kesin inanan Palani'nin tahsili bazı yerlisine rastladım. Bu güzergah dışı yerde ender bir vaka olarak İngilizce yazılmış bir hac rehberi buldum, Palani'deki Efendi Muruga'ya adanmış tapınağı anlatıyordu ve Bogar hakkında kısa bilgi vererek onu Çin bilgesi Lao Tzu olarak tanımlıyordu.
Bogar'ın 7000 mısralık devasal eseri yakın tarihte bu geleneğin yaşayan bilgelerinden Madras'lı Yogi S.A. Ramaiah tarafından Tamil dilinde derlenmesi yapılmıştır. 1954 yılından beri, yogi Ramaiah bütün dünyayı gezerek konuşmalar yapmıştır, öğrenciler inisiye etmiştir ve tapınaklar inşa etmiştir. Yuma, Arizona'da bir Amerikan merkezi yüce Siddharlara adanmış on sekiz granit kabartma içermektedir. O bilinen guru-mürit ilişkisi yerine Anthony Rooley'nin "Alexandria" dergisinin üçüncü sayısında mükemmel bir şekilde "Görünmeyen Kolej" olarak izah ettiği yüksek bilinç haline erişim sağlayacak duruş, nefes kontrolü ve tefekkür teknikleri öğretiyor. Çağdaş Fransız simyageri Jean Dubuis buna benzer bir uygulamayı "gece okulu" olarak tanımlıyor. Bu kavramlar ortaçağlarda "azizlerin vahdeti"ne benzeyen kör inanç değil yerine yönlendiren bir tefekkür deneyime ilişkindir. Yogi Ramaiah'ın ileri seviyedeki tekniklerde mantraların (titreşimli anahtar sözler/sesler) da rolleri olmakla beraber, batı simyadaki yöntemlere oldukça uyumlu gözükmektedirler.
Yogi Ramaiah bir şahsiyet kültünü teşvik etmemek için dikkati kendi gurusu Yogananada'nın ünlü "Bir Yogi'nin Biyografisi" kitabında adı duyurulan ölümsüz Yogi "Babaji"ye yönlendirmiştir. Bu esrarengiz kişi Harikhan Baba ve Bagwan Lakulisa gibi yarı efsanevi mükemmelleşmiş azizler sınıfında önemli biri olarak tanınmaktadır. Bu varlıkların Himalayalarda ısız yerlerde bulundukları ve zaman zaman yoganın daha ezoterik seviyelerini açıklamak üzere ortaya çıktıkları söylenir.
Yakın zamanlarda "Babaji", Sondra Ray'den "rebirthing" (yeni doğma) hareketi başlatan Leonarda Orr ve Alman Rock şarkıcı Nina Hagen gibi herkesin hevesle katıldığı bir Yeni Çağ dalgası haline gelmiştir. Hatta Babaji'nin resmi Beatles'lerin albümü "Sergent Pepper's Lonely Heart's Club Band"in kapağında gözükmüştür. İnsan hayalinin sonsuz olasılıkları arasında bedensel ölümsüzlükten daha çekici ne olabilir ki?
Yogi Ramaiah ölümsüz aziz Babaji'nin özgün bir yaşam öyküsünü sunmaktadır. Babaji 203 yılında Chidambaram tapınağına yakın bir yerde doğmuştu. Genç bir yaşta kaçırılmış ve köle olarak satılmıştı, ancak zengin biri ona hürriyetini bağışlamıştı. Babaji böylece aile ve kast sorumluluklarından mahrumdu. Bundan sonra kendini gerçekleştirmeye yönelik ileri seviyede tefekkür teknikleri uygulayan bir grup gezgin bilgenin arasına girdi. Gezilerinde Babaji Sri Lanka'da Katirgama'da Bogar'dan ve Courtrallam'da Agastyar'dan eğitim aldı. En yüksek yoga hedefine Himalaya sınrına yakın Badrinath'rta aldı. Burada öksüz bir genç olarak kutsal topraklara bir hac için yola koyulan ve bir grup esrarengiz üstadın arasına katılan Christian Rosenkreutz'in yaşam öyküsüne bir paralellik görebiliyor muyuz?
Babaji'nin kutsamasını ve kılavuzluğunu davet etmek üzere mantrayla birlikte kullanılan yantrası ilginçtir. Bu yantra bir daire ile çevrili bir kare içerisinde bir üçgenden oluşmuştur. Bu bir kaç 17. asır simya çizimini akla getiriyor. Bu konuda can alıcı örnekler arasında Heinrich Khunrath'nın "Amphitheatrun Sapientiae Aeternae" (4), Basil Valantine'nın "On İki Anahtarı"nın yedinci anahtar ve "Manly Hall'ın Orders of the Great Work-Alchemy"(5) (Büyük Çalışma Cemiyetleri-Simya) kitabında basılan 1794 yılında esrarengiz bir üstad tarafından Dr. Bacstrom'a verilen diplomadaki Gül-Haç mührü. Stanislas Klassowski de Rolla, Khunrath'nın amblemini şu şekilde açıklıyor:
"Makrokozmik Birliğin mikrokozmik üçlüğüyle kesişmesi veya "syzygy", işte Simyasal Felsefe Taşının bütün işlemleri burada gösterilmektedir...(4)"
Tamil Siddharların tarihi henüz yazılmamıştır. Eserleri dağınık bir şekilde layık oldukları bilimsel araştırmayı bekliyor. Karmaşık efsaneler arasında gerçek tarihi biyografileri çıkarmak batı simya geleneğinde bilgeliğe erişmenin güçlüklerini anımsatıyor. Araştırmacılar tarihsel açıdan İsa'nın gerçekten var olup olmadığını tartışabilir, ancak sonunda iyi bir düş herhangi bir tarihsel gerçekten daha güçlüdür. Gül-Haç simyası ve Tamil Siddhar geleneklerinin arkasındaki öz bilgelik zaman ve mekanı aşmaktadır. O, herhangi bir samimi adayı hayal gücünün ölümsüz diyarına ve özündeki marifet tacına yönlendiren sürekli varolan bir kılavuzdur. Marifetin aydın ışığında tarih boyunca her kıtada bulunan bütün bilge kişiler sonsuza dek birliktedirler.
Kaynakça
1. Kamil Zvelebil, "The Cittar: An Enigma", chapter 14 of THE SMILE OF MURUGAN on TAMIL LITERATURE OF SOUTH INDIA (Leiden, Brill, 1973) p. 218
2. Thiru N Kandaswamy Pillai, HISTORY OF SIDDHAR MEDICINE, (Madras, Manorama Press, Gov. of Tamil Nadu, 1979), p 254
3. Hugh Finlay, editor INDIA, A TRAVEL SURVIVAL KIT (5th edition, Hong Kong, Lonely Planet, 1993), p. 1011
4. Stanislas Klassowski de Rolla, THE GOLDEN GAME: ALCHEMICAL ENGRAVINGS OF THE SEVENTEENTH CENTURY, (New York, Braziller, 1988), p. 41
5. Manly P. Hall, ORDERS OF THE GREAT WORK- ALCHEMY (Los Angeles, P.R.S., 1940) p. 34.
İngilizce'den çeviren Kemal Menemencioğlu copyright © 2001 Hermetics.org