Dine Hermetik Bakış

Yazan Franz Bardon

Çeviren Falling Sun - Translation Copyright © 2005 hermetics.org

 

Bu yazı Çek asıllı majisyen Franz Bardon’un “Bilgeliğin Altın Kitabı” (Golden Book of Wisdom) isimli eserinden alınmıştır. Bu kitap Franz Bardon’un evrensel kanunlarını anlattığı dördüncü ve son eseridir. Bardon ölmeden bu eseri tamamlayamadığı için büyük bölümü eksiktir.

Bu yazının aslına ve kitabın tamamına http://home.doramail.com/bardon:doramail.com/gbw.html#magic adresinden ulaşılabilir.

İki temel din felsefesi vardır: birincisi rölatif olan, ikincisi ise mutlak ve evrensel olandır. İnsanlığın ortaya çıkışından günümüze, rölatif din felsefesine dahil olan dinler, zaman içinde, kurulmuş, zirveye çıkmış ve yüzyıllar içerisinde son bulmuşlardır. Her rölatif dinin kendi kurucusu vardır. Burada bütün rölatif din sistemlerinden söz etmekten kaçınıyorum; din felsefesi üstüne çalışmış herhangi biri, pek çok rölatif din sistemini öğrenebilir. Bu dinlerin hepsi, yüzyıllarca, hatta bin yıllarca sürmüş olsalar da aynı "geçicilik kanununa"[1] tabidirler. Bir dinin varlık süresinin uzunluğu daima kurucularına ve öğretmenlerine bağlıdır. Bir din, ne kadar evrensel kanunları içeriyor, ne kadar evrensel hakikatleri gösteriyor ve öğütlüyorsa,  varlığını o kadar uzun sürdürür. 

Eğer din tek taraflı, fanatik, diktatöryel ve otoriter doktrinlere sahipse ömrü daha kısa olacaktır. Bununla birlikte, her din sisteminin kendince iyi amaçları ve özel bir misyonu vardır. Her biri, daima evrensel hakikat ve kanunların bir bölümünü (üstü kapalı olarak) sembolik veya soyut düşüncelerle içermiştir. 

Gerçek bir adept[2], hangi çağda var olduğuna bakmaksızın, her rölatif dinde, kökeni evrensel dinde olan ve evrensel kanunu işaret eden bazı temel fikirlerin parçalarını görecektir. Bu yüzden, adept, her dine, ister geçmişte kalmış ister bugün hala yaşıyor veya gelecekte yaşamaya devam edecek olsun eşit saygıyı gösterecektir. Çünkü o, her dinî sistemin, o dine yaraşır olgunluğuna sahip takipçileri olduğunun farkındadır.. 

Hermetik bakış açısına göre, materyalizm bile bir çeşit din sistemidir. Materyalizmin takipçilerinden biri, Tanrıya inanıp, doğaüstü hiçbir şeye inanmayabilir ve kendini sadece kendi kendine ikna edebildiklerine bağlayabilir - diğer bir deyişle onlar için sadece maddenin hükmü vardır. Fakat inisiye, maddenin, ilahi görünüşün, doğa kanunlarında yansımış sembolik bir temsili olduğunu bildiği için sadece maddeye inanan birini yargılamayacaktır. Bir dizi enkarnasyon ve evrim ile olgunlaşan insan, evrensel kanunlara daha da yaklaşır ve daha derinden onların içine girebilir; derken sonunda hiçbir rölatif din kavramı onu tatmin etmeyecektir. Böyle biri, evrensel din için gereken olgunluğa erişmiş ve evrensel kanunlara, mikrokozmos ve makrokozmosta bakmaya ehil hale gelmiştir. 

Söylediğimiz şu: Evrensel kanunları tamamen temsil etmeyen herhangi bir din rölatif ve geçicidir. Evrensel kanunlar dünyanın başlangıcından beri değiştirilemez olmuştur ve sonuna kadar da öyle kalacaktır. Olgun bir Hermesçi, kendi isteğine veya insanlarla olan ilişkilerine bağlı olarak - mesela yeterli olgunluğa ulaşmamış kişilerin dikkatini çekmemek için -, resmi olarak bir dine bağlanabilir. Bununla birlikte, ruhunun derinliklerinde ve bütün varlığında, evrensel kanunların anlaşılmasını sağlayan evrensel dine bağlı kalacaktır. Bir inisiye, kendisini bir şeyin doğruluğuna ikna edene kadar hiçbir şeye inanmaz; ne bir kişiselleştirilmiş tanrısallığa ne de herhangi bir idole. Bunun yerine evrensel kanunlara ve bütün varlık formlarındaki uyuma tapar[3]. 

Bu bir kaç kelime rölatif ve mutlak din felsefeleri arasındaki farkı göstermeye yeterlidir.


[1] Bardon, burada “geçicilik kanunu” diyerek, rölatif dinlerin, tarihin evrimsel seyrinde sadece bir geçiş aşaması olduğuna atıfta bulunuyor.

[2] Adept, üstad demektir. Yüksek inisiye gibi manalara da gelebilir.

[3] Tapmanın buradaki anlamı doğal olarak “seccade çekip secde etmek” manasında değildir. İnisiye, herkes gibi evrensel kanunlara tabidir ve ona karşı boynunun büküklüğünü belirtir. Bu kanunları yaşayarak öğrendikten sonra onlara uygun bir hayat sürer… Metindeki tapınmanın gerçek manası budur.